Seyyid İbrahim Bilal
Seyyid İbrahim Bilal | |
|---|---|
| Doğum | 650 Bilinmiyor |
| Ölüm | 717 Sinop |
| Milliyet | Arap |
| Diğer ad(lar)ı | Seyyid Bilal |
| Din | İslam |
Seyyid İbrahim Bilal ya da bilinen adıyla Seyyid Bilal (d. 650 – ö. 717, Sinop), Arap kökenli bir askerdir.[1]
Hayatı
[değiştir | kaynağı değiştir]Muhammed'in fetih hadisine nâil olmak amacıyla Emevîler döneminde, Süleyman bin Abdülmelik zamanında Konstantinopolis Kuşatması (717-718)'na destek olmak üzere Orta Asya'dan topladığı gönüllü Türk askerlerle birlikte yola çıktı. Karadeniz üzerinden giderken çıkan şiddetli fırtına nedeniyle Sinop Limanı'na sığınmak zorunda kaldı.[1]
Ölümü
[değiştir | kaynağı değiştir]Fırtınadan etkilenen askerlerin ve gemilerin bakıma ihtiyacı vardı. Seyyid Bilal Sinop Tekfur'u ile görüşerek dinlenmek ve ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla bir kese altın karşılığında anlaşma yaptı. Ancak tekfur, onları gözetim altında tutuyor ve şüpheyle yaklaşıyordu. Arap akınlarının verdiği endişeyle, bir gece ani bir baskınla Seyyid Bilal ve beraberindekilere saldırdı.[1]
Saldırıya uğrayan Seyyid Bilal ve askerleri, beklenmedik bu ihanet karşısında şaşkınlığa uğradı. Vergisini ödemiş oldukları için güvende olduklarını düşünmekteydiler. Saatler süren çarpışma sonunda Seyyid Bilal, tekfurun kılıç darbesiyle başı kesilerek hayatını kaybetti.[1]
Efsanevi anlatım
[değiştir | kaynağı değiştir]Rivayete göre, başı kesilen Seyyid Bilal başını koltuğunun altına alarak tekfura doğru yürüdü. Bu durumu gören tekfur korkudan kaçtı. Sonrasında çatışmayı durdurdu ve Müslüman askerlerin dinî usullere uygun şekilde defnedilmesini emretti.[1]
Tekfur, gördüğü manzaradan çok etkilenmiş ve rüyalarında Seyyid Bilal'i görmeye devam etmiştir. Bir gün din adamlarına başından geçenleri anlatmış; onlar da Seyyid Bilal'in Allah'ın sevdiği bir kul olduğunu ve kendisini affettirmek için bir şeyler yapması gerektiğini söylemişlerdir. Bunun üzerine tekfur, Seyyid Bilal'in mezarının yapılmasını istemiş ve öldüğünde kendi mezarının onun türbesinin girişine yapılmasını vasiyet etmiştir. Böylece mezarı ziyaret edenlerin üzerinden geçmeleriyle belki affolunacağını ummuştur.[1][2]