Telhis
Bu madde hiçbir kaynak içermemektedir. (Mart 2016) (Bu şablonun nasıl ve ne zaman kaldırılması gerektiğini öğrenin) |
Telhis, Osmanlı Devletinde sadrâzamların bir konu hakkında padişaha bilgi vermek ve nasıl davranacağı hususunda ondan emir almak için yazdığı kısa yazı.
Arapça bir kelime olan telhis "uzun yazıyı kısaltmak", "özetlemek" manasına gelir. Sadrazamlar başkalarına ait yazıları veya padişaha arz edilecek hususları hülâsa olarak bildirdikleri için bu tâbir kullanılmıştır. Sadrazam telhis olarak yazdığı takririnde hâdiseyi bildirir, kendi düşüncelerini arz eder ve padişahın bu hususa dair fikrini sorardı. Eğer arz edilen husus mühim olup, Sadrâzam dîvânında görüşülmüşse müzâkere neticesi telhiste bildirilirdi.
Padişahla saray arasında bu muharrerât (yazılı kâğıtlar)ın gidip gelmesi memurlar uzantısıyla olurdu. Telhisleri Paşakapısı’ndaki Telhisî adı verilen memur saraya götürüp, Kapı ağasına teslim ederdi. Onlar da padişaha takdim ederlerdi. Padişah, kâğıdın üst tarafına “mûcibince amel eyleyesin, olur, olmaz vs.” gibi cevap verir ve bâzan da “mânzûrum olmuştur” diyerek okuduğunu beyan ederdi.
19. yüzyılda telhis mâbeyn başkâtibine hitâben yazılmaya başladı. Bu defâ padişahın verdiği cevabı, mâbeyn başkâtibi kâğıdın alt tarafına yazardı. Serdar-ı Ekremler tarafından cepheden gönderilen telhisler mühürlü olarak padişaha arz edilmek üzere Rikâb-ı hümâyun kaymakamına gönderilirdi. Alınan cevap mühürlü olarak serdâr-ı ekreme yollanırdı