Tartışma:Datvi
Konu ekleGörünüm
| Burası Datvi adlı madde üzerindeki değişikliklerin konuşulduğu tartışma sayfasıdır. Maddenin konusunun genel olarak tartışıldığı bir forum değildir. |
|||
| |||
Elinden ayısı alınmış dayı gibi
[kaynağı değiştir]- Acaba son zamanlarda ne oldu, filmi çekilecekmiş Hermes film ile Gülas tarafından ancak sadece 2 yerde bulabildim, gelişme yok heralda başka Datvi ile ilgili.. Bir de Poyraz diye başka bir ayı var. --Boyalikus 23:58, 22 Ağustos 2010 (UTC)
Vaktim olunca Knut'u da yazıcam.
- Vallahi, İngilizcem "süper" olsaydı hemen şimdi Knut'u çevirirdim. Fakat, Datvi harika oldu, elinize sağlık. Televizyon'da Cemal ile ayısını daha iki hafta olmadı yine seyrettim eski görüntülerini. Fakat şu anki durumunu bilmiyorum. Cemal'i kıskanıyorum, ne yalan söyleyim. Ayılar yavru iken gerçekten sevimli hayvanlar; ne kediye benziyor ne de köpeğe. Yalnıız, İnsana ve insan kokusuna alışkın Datvi 'yi Karadeniz'in daracık doğasına salarsanız, birgün insanlarla muhakkak karşılaşacak ve o gün gördüğü insanları Cemal sanacaktır; kuşkusuz. Fakat insanlar onun Datvi olduğunu bilmiyecek, Ayı ! Ayı ! diyecek ve tetiğe basacaklar. Cemal, elinden ayısı alınmış dayı gibi davranıyor :-) --Kmoksy 00:14, 23 Ağustos 2010 (UTC)
- Arada hatlar karıştı kusura bakmayın geç cevap.. Evet Gülas ayı ile kanka olarak iyi etmemiştir. Veterinerlerin bize hep söylediği şey, eğer bir hayvanı evinize aldıysanız tekrar doğaya adapte olmasını beklemeyin. Artık kokunuzu aldı ve bir daha eskisi gibi olmayacak. Ancak burada durum biraz farklı bence. Çünkü kaçak avcılığın hatta avcılığın önüne geçilemiyor. Ayıcığın annesi ölürken bir tek yetkili çıkmıyor ortaya ancak ayıcık annesiz kalınca olaylar değişiyor... Ben rehabilitasyon merkezinin (bahsi geçen) doğru bir tercih olmadığını düşünüyorum. Pek bilmiyorum nedenini ama neden Karacabey ? Başka bir yerde neden bu tür vahşi hayvan rehabilite merkezi yok ? Samanların arasına kuruyemiş saklıyoruz doğaya adapte olsun diye komik bir tavır geliştirmişler. İşin özü bence sorun "sistem sorunu" ... Sen hayvanlar telef olurken hiçbir tepki geliştirme, adamın teki alsın biberonla beslesin aylarca baksın sonra vay efendim insana çok alıştı de.. Olacak iş değil.. Ayrıca bence reabilitasyon merkezleri sirkler gibi olmamalı doğanın tam ortasında olmalı. Uzaktan gördüğüm ve okuduklarımla sanatçıların fındık fıstıkla ziyaret edip gösteriş yapacakları yerler olmamalı.. Kısacası yazık günah hepsine..İçimi döktüm :D kolay gelsin. --Boyalikus 02:23, 23 Ağustos 2010 (UTC)
- Datvinin annesini kaçak avcıların öldürdüğü kesin değil. Bir yaban hayvanı için öldürüldü dendiğinde akla hemen kaçak avcılar gelir. Bana göre, kaçak avcıların işi değil büyük ihtimalle. Karadeniz'de kış sonu - bahar başı ayılar uykudan uyanınca yeni doğmuş 1 aylık yavrularıyla görünürler. Biraz uyuşuk ve sersem. Aynı zamanda aç. İster istemez insanla (= köylülerle) karşılaşıyorlar. Karadeniz insanı da, bilindiği üzere, silahlıdır çoğu kez. Basıyor tetiğe. Anne ayı, yavrusunu koruma içgüdüsüyle insana karşı saldırgan olunca, köylü de can havliyle silaha sarılıyor. Ayı sözkonusu olunca kaçak avcılık kolay kolay yapılmaz. Türkiye'deki kaçak avcılık büyük ölçüde yaban ördekleri üzerinedir. Sonra tilkiler gelir. Cemal'e ve ayısına gelince; Cemal gerçekten "ayısı alınmış dayı" gibi davranıyor. Hatası çok ve de ağzından biberonu çekilmiş bebek gibi çırpınıyor. Zamanı vardı ve onu iyi kullanamadı. Ayıyla fazla zaman geçirdi ve onu kendine, kendini de ona bağladı. Doğaya uyum sağlaması için televizyondan gördüğüm kadarıyla fazla bir çaba göstermedi. Yani profesyonel olması gereken Cemal amatörce davrandı ve babalık içgüdülerine yenildi; ayıyı oğlu gibi gördü ve o yüzden kopamadı. (Açık konuşmak gerekirse, ayı yavrusu sözkonusu olunca ben de Cemal gibi davranırdım, büyük ihtimalle). Rehabilitasyon işine gelince; Türkiye'de gerçek anlamda bir hayvan rehabilitasyon merkezi olduğunu düşünmüyorum. Bu rehabilite işinde uzman olarak ABD'deki kimi kuruluşları görüyorum, emsalsiz olarak. Türkiye'de dediğiniz gibi "fındıkla fıstıkla besleme" görüntüsü yaygın ve TV'de gördüğümde biraz gülerek biraz da seyrelmiş saçlarımı yolarak izliyorum. Sistemde sorun olduğu konusunda sizinle hemfikiriz. Devrim nitelikli değişim olmadığı sürece insanların konuya duyarlı olması çoook zaman alır. Hayvan rehabilite merkezlerinin uzmanlarca yapılması gereken işlerini "sıradan" insanlara yüklersek, o da işini "sıradan" yapar. Ayıcığın (Türkçede ayı yavrusuna apalak denir ve bu adı pek çoğumuz bilmeyiz) annesi ölürken yetkililer ses çıkarmadı diyorsunuz. Doğrudur, yetkililer bu konuda ahraz olurlar. Her yıl kış sonu - bahar başında Karadeniz'de kaç anne ayının köylülerce öldürüldüğü bilinmiyor ve bu sayıyı öğrenmek için yetkililer harekete dahi geçmiyor. Annesi öldürülen yavru ayıların kaçının insanlarca bulunduğu, kaçının köpeklerce paramparça edildiği de bilinmiyor. Cemal gibi bir doğa ustasının "rehabilitasyon merkezinde hayvanların uyuşturulduğunu" söylemesi, ciddiye alınacak bir iddiadır her ne kadar "ayısı alınmış dayı gibi davranıyor" desem de. Yaşlılar yurdunda kalan insanlara böyle bir muamele yapıldığını söylesek televizyoncular ilgilinir sanırım. Fakat aynı şey ayılar sözkonusu ise "adaaam sende, ayı işte!" diyoruz. Şimdiden tedbir almazsak 50 yıl sonra Karadeniz'de ayı görmek zor. --Kmoksy 03:16, 23 Ağustos 2010 (UTC)