Kuşkuculuk
| Felsefe |
|---|
| üzerine bir seri |
![]() |
Kuşkuculuk, septisizm, skeptisizm veya şüphecilik, her tür bilgi savını kuşkuyla karşılayan, bunların temellerini, etkilerini ve kesinliklerini irdeleyen, ayrıca aklın kesin bir bilgi elde edemeyeceğini, hakikate erişilse dahi sürekli ve tam bir kuşku içinde kalınacağını, "mutlak"a ulaşmanın mümkün olmadığını savunan felsefi görüştür. Kuşkuculuk, felsefe tarihi açısından önemli bir yere sahiptir; zira felsefe tarihi boyunca bilginin sınırlarını, insanların inançlarını, önyargılarını ve dogmatik düşünceyi sorgulayarak yerleşik kanılar ve inançları sarsmış, felsefe, bilim ve özellikle din konusunda birçok anlayışın değişmesine ortam hazırlamıştır. Dogmatizmin karşıtıdır.[1] Kuşkucular, kesin bilgi veya mutlak doğruyu elde etmenin zor veya imkansız olduğunu savunurlar ve genellikle bu düşünceyi sorgulamayı teşvik ederler.
Tarihsel süreçte kuşkuculuk
[değiştir | kaynağı değiştir]Felsefenin babası sayılan Thales’ten beri ortaya atılan felsefi açıklamalarının çokluğu ve çeşitliliği doğal olarak eleştiriyi ve kuşkuyu gerektirmiştir. Antik çağ Yunan bilgiciliğinin kurucusu Protagoras tarihteki ilk kuşkucu (septik) düşünürdür. Protagoras “Her şeyin ölçüsü insandır. Her şey bana nasıl görünürse benim için öyledir. Üşüyen için rüzgâr soğuk, üşümeyen için soğuk değildir. Her şey için birbirine tümüyle karşıt iki söz söylenebilir” diyerek tümel (külli) bir hakikatin var olmadığını, her insanın kendine ait kanaat ve düşünceleri olabileceğini belirtmiştir. Buna göre Protagoras’ın kuşkuculuğu göreli kuşkuculuk olarak tanımlanır. Bilgi sorununu sistematik olarak inceleyen ilk kuşkucu filozof ise Pyrrhon'dur. Pyrrhon ile birlikte kuşkuculuk görüşü okullaşmıştır.
Pyrrhon'un kuşkuculuğunun kökeni belki de Platon ve Aristoteles okulları arasındaki karşıtlığı sezmesi ve bu karşıtlığın daha sonra Stoa ve Epiküros okullarında derinleşmesini gözlemlemiş olmasıdır. Bu tür gözlemleri Pyrrhon'un felsefi öğretilere karşı olan güveninin sarsılması ve bunun sonucu olarak da kuşkunun temelini oluşturmuştur.
Pyrrhon'un kuşkuculuğuna göre mutluluğa giden yol şöyledir:
- Nesnelerin gerçek yasası kavranamaz.
- Öyleyse nesnelere karşı tutumumuz yargıdan kaçınma olmalıdır.
- Ancak bu tutumla ruhsal dinginliğe ulaşılabilir.
Yöntemsel Kuşkuculuk
[değiştir | kaynağı değiştir]Yöntemsel kuşkuculuk aslında kuşkucu bir görüş değildir. Yöntemsel kuşkuculuk kuşkuyu kullanarak "kuşku duyulamaz olan"a ulaşmaya çalışır. Yani kuşkuyu aşmak için kuşku duyabileceklerimiz arasında yer almayanı bulmaya çalışır. Bu sayede aslında dolaylı olarak kuşkucu düşünürlerin bile kuşku duyamayacağı bir sistem kurmayı hedefler. Yöntemsel kuşkuculuğun en önemli ismi ve kurucusu Descartes'tır.[2] Ardından yöntemsel şüpheyle en ilişkili isim kendi felsefesinin temellerinin Descartes'a dayandığını söyleyen Husserl'dır.
Descartes'ın Yöntemsel Şüphesi
[değiştir | kaynağı değiştir]Descartes kuşkucu olarak bilinse de aslında kuşkucu değildir. Descartes, kuşkuyu bir netice değil, bir vasıta olarak kullanır. Kuşkuyu kullanmasının amacı "kuşku duyulamaz olan"ı bulmaktır. Burada Descartes kuşkuyu ortadan kaldırmak için kuşkuyu kullanır. Kuşku duyulamaz olandan bir düşünce geliştirerek kuşkusundan kurtulmayı amaç edinir. Descartes, kuşku duyulamaz olanı bulmak için kuşkuyu kullanır. [3]
Descartes'ın "Cogito ergo sum" önermesi aslında ne olursa olsun bu deneyimlerimi yaşayan bir bilincin var olmasının kuşku götürmez olduğunu söyler. Evet, ben düşüncelerimde ve gördüklerimde yanılıyor olabilirim fakat ben en azından bu düşünceleri düşünüyorum. Düşüncelerim ister doğru ister yanlış olsun onu düşünen bir özne olmalıdır. Dolayısıyla her durumda ben varım.[4]
Descartes "cogito ergo sum" önermesini sanılanın aksine Meditasyonlar kitabında değil, Yöntem Üzerine Konuşma'da kurar. Descartes Meditasyonlar'ında bu önermeyi bir adım daha ileri götürür: "cogito ergo sum"(düşünüyorum öyleyse varım) değil, "cogito, sum"(düşünüyorum, varım) der. Descartes burada aslında çok ince bir ayrım yapar. Yöntem Üzerine Konuşma'da düşünen bir öznenin varlığının zorunlu olmasını mantıksal bir zorunluluk olarak görür, ancak Meditasyonlar'da bunu daha da ilerletir: mantığı bir kenara bıraksak bile bunun böyle olması zorunludur der, "ergo" (öyleyse) ifadesini kaldırarak. "Ergo" burada bir mantık bağlacıdır ve Descartes bu mantık bağlacını kaldırır. Mantıktan kuşku duysanız bile bu önerme yine de doğrudur mesajını verir. Descartes bir de deneyimlerin deneyim olarak kendisinden şüphe edemeyeceğimizi söyler. En azından biz şu an bir şeyleri algılıyoruz. Bu algımız yanlış veya doğru olabilir ancak algıladığımız şeyleri gerçekten algılıyoruz.[3]
Ancak bu Descartes'ın Meditasyonlar kitabında mantıktan kuşku duyduğu anlamına gelmez. Descartes, kitapta, bu düşünce dışında tüm düşüncelerini mantıktan yararlanarak kurar. Bu düşüncesini mantıksallıktan da öteye taşımasındaki amaç, bu önermenin mantıksal sonuçlardan bile daha önce geldiğini göstermektir. [4]
Husserl'ın Fenomenolojisi
[değiştir | kaynağı değiştir]Edmund Husserl, temelini Descartes'tan alır. Ancak Husserl şüphe konusunda Descartes'tan da ileri gider. Descartes şüphe duyulması imkansız iki şey önem sürmüştü: deneyimleyen özne ve deneyimlenenler. Descartes ardından mantıkla düşüncesini daha ilerletir ancak Husserl, şüpheyi daha da ileri götürdüğünden ötürü, burada durur. Böylece sadece bu Fenomenlerin kaldığını ve gerçek olabilecek tek şeyin de fenomenler olduğunu öne sürer. Husserl fenomenolojiyi bu temelden yararlanarak kurar.[5]
Kaynakça
[değiştir | kaynağı değiştir]- ^ Septisizm 25 Haziran 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Erişim tarihi: 5 Haziran 2016
- ^ Anthology, 1000-Word Philosophy: An Introductory (2018-08-05). "René Descartes' Meditations 1-3 - 1000-Word Philosophy: An Introductory Anthology". 1000wordphilosophy.com (İngilizce). Erişim tarihi: 2025-12-21.
- ^ a b Beyter, Taner (2023-01-29). ""Düşünüyorum, O Halde Varım": Descartes'ın Bilginin Temelleri Üzerine Yaklaşımı – Charles Miceli | Öncül Analitik Felsefe". Erişim tarihi: 2025-12-21.
- ^ a b "Descartes Okumaları: Meditasyonlar". YouTube. Erişim tarihi: 2025-12-21.
- ^ Ahmet Cevizci (2024). Felsefe Tarihi. ss. 1113-1123.
