Erzincan adının Strabon'un Antik Çağ'da bu bölgede bulunduğunu belirttiği Eriza şehrinden geldiği söylenir; yine bu bölgeden bahseden Grek kaynaklarında Aziris adıyla gösterilen şehrin de Erzincan olması mümkündür. Şehrin adı Ermeni kaynaklarında Erez, Erzng ve Erznga; Bizans kaynaklarında Aringam (Arıngan), Arsingan, Erzingan; Arap kaynaklarında ise Erzencân şeklinde geçer. Türk fetihlerinden sonra şehrin adı önce Erzingan, Ezirgân olarak söylenmiş, ardından da bugünkü şeklini almıştır.[2]
Erzincan'ın Antik Çağ tarihi hakkında kesin bir bilgiye henüz sahip olunmamakla birlikte tarihçiler ikinci binyıl da, bu bölgede Hurrilerin yaşadığını, ikinci bin yılın ilk yarısı başlarında da Hayasalılar ve Azzilerin hüküm sürdüğünü kaydetmektedir. Anadolu'da MÖ 1600 ile 1180 tarihleri arasında Hattuşaş'ı merkez yaparak büyük bir imparatorluk kuran Hititler yakın doğuyu egemenlikleri altına almışlar ve Erzincan'da Hititlerin yönetimi altındaydı. Anadolu'nun çeşitli yerlerinde yapılan kazılarda Hititlere ait çeşitli eserler ortaya çıkarılmıştır. Erzincan ve yöresinde Hititlere ait bir yerleşim merkezine rastlanmamışsa da, bu yörenin Hitit egemenliği altında kaldığı düşünülmektedir.
Doğu Anadolu'da kurulan ilkçağ devletlerinden biri de Urartular olmuştur. MÖ 9. yüzyılda kurulan bu devlet Tuşpa'yı (Van) başkent yapmış, sınırlarını Hazar Denizi'nden Malatya'ya, kuzeyde Erzurum ile Erzincan'dan güneyde Halep ve Musul'a kadar genişletmiştir. Yine Erzincan yakınlarında Altıntepe'de 1953'te yapılan kazılarda[3] Urartular'a ait birçok eser çıkarılmış, bu yörenin Urartu egemenliği altında kaldığı kanıtlanmıştır. Çeşitli saldırılara maruz kalan Urartu şehirleri teker teker tahrip edilirken Medler'in Anadolu'yu istilası sırasında MÖ 600 yıllarında tamamen ortadan kaldırılmıştır. Erzincan ve yöresi, MÖ 612'de Ninova'nın düşüşüyle güç kazanan Medlerin eline geçti. Med İmparatorluğu'nun Kyaksar döneminde Lidyalılar'la yapılan savaşlar, muhtemelen Erzincan ve civarında meydana geldiği düşünülür. Bu yöreler MÖ 550 tarihlerinde Persler'in eline geçmiştir.
Hititler'in Anadolu'yu istila ettikleri sırada, İran yaylasını da Persler ele geçirdiler. Perslerin yükselişi daha çok Büyük Kiros (559-530) ve II. Kambises (530-522) dönemlerine rastlar. Bu dönemde Erzincan ve çevresi de Persler'in eline geçer. Persler'den sonra Anadolu Makendonyalıların eline geçmiştir. Roma ordusu MÖ 70 tarihinde Doğu Anadolu Bölgesi'ni ele geçirmeye başlayarak Elazığ yöresindeki Sophene Krallığı'nı yıktıktan sonra, Tigran'ın ordusunu da yenilgiye uğratmıştır. Bu sırada (MÖ 68) Pontuslular da Erzincan yörelerinde Roma üstünlüğünü geçici olarak kırmışlardır. İran ile Bizans arasında sürekli savaşlara sahne olan Erzincan ve yöresi en son Bizans imparatoru Herakleios tarafından 629 tarihinde yenilgiye uğratılan İran'dan geri alındı.
644-656 yılları arasında halifelik yapan Osman bin Affan zamanında Habîb bin Mesleme 655 senesinde Erzincan ve yöresini ele geçirerek, bu bölgeyi tamamen müslümanların yönetimine kattı. Erzincan ve yöresi Abbasiler döneminde de çeşitli saldırılara maruz kaldı. Halife Mütevekkil Alallah (847-861) döneminde Malatya Valisi Ömer bin Abdullah, 859 yılında Arapgir, Eğin, Kemah, Erzincan ve Trabzon'u Bizanslılar'dan geri aldı. Böylece Erzincan tekrar Arapların hakimiyetine geçti.
Erzincan ve çevresi Türklerin Anadolu hakimiyetinin başladığı Malazgirt Meydan Muharebesi (1071) sonrası ilk yerleşim yerlerindendir.
Anadolu'da Türk hakimiyeti Malazgirt Meydan Muharebesi sonrası Türklerin Anadolu'yu vatan edinmesiyle başlamıştır. Malazgirt Muharebesi kazanılınca Alparslan, Karasu ve Çatlı nehirleri vadilerinin fethine komutanlarından Mengücek Ahmet Gazi'yi görevlendirmiştir. Erzincan, Kemah, Divriği ve Şebinkârahisar yörelerini hakimiyeti alan Ahmet Gazi, Kemah'ı merkez olarak belirledi. 1114 yılında Ahmet Gazi'nin ölümü üzerine yerine oğlu İshak Bey geçti. Bu beyliği uzun süre yöneten İshak Bey ölümü üzerine yerine Melih Mahmut geçti. İshak Bey'in oğulları Melih Mahmut'un hükümdarlığını tanımayınca, Mengüçlü Beyliği parçalandı. Kemah, Melih Mahmut'a; Erzincan, Davut Şah'a; Divriği ise Süleyman Şah'a düştü. 1151 yılında Davut Şah'ın öldürülmesi üzerine Erzincan'a 13 yıl Süleyman Şah hâkim oldu. Davut Şah'ın oğlu Fahrettin Behramşah 1165 yılında tahta geçince, Mengüçlü Beyliği tekrar güçlendi. Fahrettin Behramşah'ın Kılıçarslan'ın damadı olması, Mengücek Beyliği ile Anadolu Selçuklu Devleti arasındaki ilişkilerin gelişmesini sağladı.
Behram Şah zamanında Erzincan'da ticaret ve sanayi gelişmiştir. Deprem ve afetler sebebiyle o döneme ait eserler günümüze ulaşamamıştır. 1225 yılında Behram Şah'ın ölümü üzerine yerine oğlu Davut Şah geçti. 1228 tarihinde Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat Erzincan ve Kemah'ı işgal ederek Mengüçlü Beyliğine son verdi. Alaaddin Keykubat ile Harezmşahlar Hükümdarı Celalettin Harzem Şah arasında Erzincan yakınlarında 1230 yılında Yassıçemen Muharebesi oldu ve Celalettin Harzem Şah yenildi. Bölgeye hakim olan Alaaddin Keykubat'ın 1237 yılında ölümü üzerine yerine oğlu II. Gıyaseddin Keyhüsrev geçti. Onun zamanında devlet Moğolların istilasına uğradı. 1240 tarihinde Erzurum'u işgal eden Moğollar, Erzincan'ı da geçerek 1243 tarihinde Kösedağ Savaşı'nda Anadolu Selçuklu Devletini hezimete uğrattı. Böylece Erzincan ve yöresi İlhanlıların eline geçti. İlhanlılar, Erzincan'ın da aralarında olduğu bölgeyi beylerle yönettiler. Bir ara Çobanoğulları Hükümdarı Küçük Şeyh Hasan Erzincan ve yöresini kendi beyliğine kattıysa da 1338'de Memluk Sultanı Nasreddin Muhammed'in yardımı ile Erzincan ve yöresi Küçük Şeyh Hasan'dan geri alındı. Erzincan bu beylik döneminde de el değişmiştir. Alaeddin Eretna 1352'de öldükten sonra yerine oğlu Gıyasettin Mehmet getirildi. Çıkan anlaşmazlıklar sonunda Erzincan bağımsız hâle gelerek Burak Bey'e bırakıldı. Sırasıyla Ahi Ayna Bey, Pir Hüseyin, Mutahhareten Bey yönetimi ele aldı. Mutahhareten döneminde, Kadı Burhanettin Erzincan ve yöresine birkaç kez saldırı düzenledi. Bu saldırılar Akkoyunlu Hükümdarı Kutlu Bey'in yardımı ile atlatıldı.
Erzincan Emiri Mutahhareten'in Timur'a bağlanması dönemin Osmanlı Padişahı Yıldırım Beyazıt'ı kızdırmıştı. Bu olayın üzerine Beyazıt, 1401 yılında Erzincan'ı kuşattı. Fakat çok geçmeden Ankara Savaşı patlak verince bölge 1402 yılında Timur hakimiyetine geçti. Bölgede II. Mehmed dönemine kadar Osmanlılar etkili olamadı. 1419'da I. Mehmed zamanında Karakoyunlu Beyi Kara Yusuf, Erzincan'ı zapt etti ve Pir Ömer'i vali olarak tayin etti.
Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan, Erzincan'ı 1455 yılında aldı ve kaleyi yeniden onardı. Yöre Fatih Sultan Mehmed ile Uzun Hasan arasında çıkan Otlukbeli Savaşı'na kadar (11 Ağustos 1473) Akkoyunların elinde kaldı. Bu savaştan sonra Osmanlıların denetimine geçti. 1502 tarihinde Safevi tahtına geçen Şah İsmail Erzincan'ı karargâh yapmıştı. Anadolu'yu eline geçirmek isteyen Safeviler'e Yavuz Sultan Selim, 23 Ağustos 1514'te Çaldıran Muharebesi'yle dur diyerek Erzincan'ı tekrar Osmanlıların yönetimine geçirdi. Yine Kanuni Sultan Süleyman, 1534'te Tebriz Seferi ve 1540'ta İran Seferi sırasında Erzincan'a uğramıştır.
Rus bir subayın arşivinden Erzincan Sovyeti döneminde çektirilen bir fotoğrafı. Daire içine alınan söz konusu subaydır.
I. Dünya Savaşı başlangıcında Osmanlı toprakları olan Erzincan, Sivas, Trabzon civarları savaş devam ettikçe Çarlık Rusyası ordusunun himayesine geçmiştir. Savaş sırasında gerçekleşen Şubat Devrimi ile Rusya toprağı olan bu bölgeler, Rusya'nın diğer bölgelerinde gelişen olaylardan aynı şekilde etkilenmiştir. Bolşevik askerler kendi subaylarını tutuklamış, ayaklanmış ve bununla birlikte Sovyet yönetimleri kurmuşlardır. Bunlardan biri de, savaş döneminde Rusya toprağı olan Erzincan'da bulunan Bolşevik askerlerin kurduğu Erzincan Sovyeti hükûmetidir.[4][5]
Sovyet hükûmeti, Bolşeviklerin askeri, siyasi ve ekonomik desteği ile kısa sürede gerçek bir iktidar hâline geldi. İlkin, Sovyetler Birliği'ndeki Kolhozların benzeri kolektif üretim çiftlikleri oluşturuldu. Ardından istihbarat ve askeri örgüt ve polis teşkilatı kuruldu. Maliye kanunu çıkarıldı ve vergilerin İstanbul hükûmetine değil, Sovyetlere ödenmesi kararlaştırılarak vergi miktarları belirlendi. Toprak kanunu çıkarıldı ve topraksız köylülere toprak dağıtıldı[kaynak belirtilmeli]. 1921 yılında Kuvâ-yi Milliye müdahalesi sonucunda feshedilmiştir. Bazı kaynaklar ise Osmanlı Ordusu tarafından yıkıldığını belirtmektedir.[6][7]
Kafkasya Cephesi'nde Ermeni mahallesinde hapsedildikten sonra 12 Şubat 1918 tarihinde yakılan Türklere ait cesetler defnedilmek üzere taşınırken, Erzincan (1916).
Şehir I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı İmparatorluğu ile Rusya arasında yapılan Erzincan Muharebesi sonucunda 11 Temmuz 1916 tarihinde Ruslar tarafından şehir işgal edilmiş, bunu fırsat bilen ayrılıkçı Ermeniler de silahlı birlikler oluşturarak faaliyete geçmişlerdir. 18 Aralık 1917'de SSCB Hükûmeti ile yapılan Erzincan Mütarekesi ile 11 Ocak 1918'de Rus askerleri bölgeden çekilmiş ancak Osmanlı Ermeni çeteleri birçok kanlı olaya neden olmuştur.[kaynak belirtilmeli] Bu dönemde Bolşeviklerden etkilenen ve Sovyet yönetimini benimseyen gruplar kısa süreli Erzincan Şûrası'nı kurmuştur. Kazım Karabekir komutasındaki askerî birlikler 13 Şubat 1918'de Erzincan'ı, 17 Şubat 1918'de ise Tercan'ı Ermeni silahlı örgütlerden kurtarmışlardır. Türk Kurtuluş Savaşı'nda ve cumhuriyetin ilk hareketli yıllarında Erzincan halkı, Atatürk ve silah arkadaşlarının yanında savaşmıştır.
Kentin adının Eriza veya Aziriz kelimelerinden geldiği, önce Erziricin olarak anıldığı ve zamanla bugün ifade edildiği şekilde Erzincan'a dönüştüğü rivayet edilmektedir. Şehir, 1939 Erzincan depremi olarak bilinen şiddetli depreme maruz kalmış ve büyük bir yıkım yaşamış, on binlerce insan ölmüştür. Depremden sonra şehir yeniden inşa edilmiştir.
Türkiye'nin en büyük depremi olarak anılan 1939 Erzincan depreminde on binlerce insan ölmüştür. Depremden sonra demiryolunun yukarısında yeni bir şehir inşa edilmeye başlanmış ve bugünkü Erzincan şehri meydana getirilmiştir. 27 Aralık 1939 gecesi 7,9 büyüklüğünde bir deprem yaşanmış, şehir harabeye dönmüş taş taş üstünde kalmamıştır. Bu deprem, Türkiye'de görülen en şiddetli deprem olup, 30.962 kişi ölmüştür. Gece 2:00'de Erzincan'ı 52 saniye boyunca sallayan deprem, ayrıca 20. yüzyılın en büyük depremleri sıralamasında 15. sıradadır. Erzincan'ı ve hattâ, Koyulhisar'ı da tümüyle haritadan silen bu deprem. Elazığ, Amasya, Ordu, Kayseri, Kırşehir, Ankara, Çankırı, Sivas, Samsun, Yozgat ve Tokat illeri ile çevresinde hissedilmiştir. Toplamda 116,720 bina yıkılmış ve deprem gecesi hava sıcaklığının -30 derece olması ölü sayısının artmasında büyük etken olmuştur. Deprem sırasında kentin demiryolu köprüsü yıkılmış, telgraf hatları kopmuş ve Erzincan'ın çevreyle ilişkisi tamamen kesilmiştir. Bu depremle birlikte Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın varlığı anlaşılmıştır. Erzincan'da yıkıcı bir başka deprem de 13 Mart 1992'de yaşanmıştır. Bu deprem 6,8 büyüklüğünde olmuş ve 653 kişi ölmüştür.
Erzincan sınırları içerisine uzanan Munzur Dağları ve delta ovasıFırat Nehri'nin Erzincan kolu, 1976
Erzincan Doğu Anadolu Bölgesinin Kuzey Batı bölümünde yukarı Fırat havzasında yer almaktadır. Yüzölçümü 1.521 km2[8] olan Erzincan'ın deniz seviyesinden yüksekliği 1.185 metredir.[9]
Karasal iklim özelliğine sahip Erzincan yüzey şekilleri, ovaları ve dağlarla çevrili olmasından dolayı yer yer farklı özellikte iklimlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Doğu Anadolu bölgesinde yer alan Elazığ ve Malatya dışındaki illere göre daha ılıman iklimi sahiptir. Yıllık sıcaklık ortalaması 16,6 °C'dir. En soğuk ay olan ocak ortalaması -3,7 °C, en sıcak ay olan ağustos ortalaması 23,9 °C'dir. Erzincan, çevre illere göre daha uzun ve sıcak yaz mevsimi yaşamaktadır.
Doğudan gelen Sibirya kaynaklı hava kütlelerinin etkisiyle kış mevsiminde oldukça sert günler yaşanmaktadır. Yağış itibarıyla 380,6 kg/m² yağış ortalamasına sahip olan Erzincan ili, yıl içerisinde en fazla yağışı 633,1 mm, en az yağışı ise 206,1 mm almaktadır. En yağışlı mevsim ilkbahar olup yağışın yüzde 39'u bu mevsimde, yüzde 26'sı sonbahar, yüzde 22'si kış ve yüzde 13'ü de yaz mevsiminde kaydedilmektedir. Yıllık nem ortalaması ise yüzde 62'dir.
İklim açısından önemli meteorolojik göstergeler, istasyon bulunan ilçelere göre uzun yıllar ortalamaları şeklinde aşağıda gösterilmiştir. Erzincan'da akarsu boylarında görülen kavak ve söğütlerin dışında genel olarak kısa ömürlü zayıf gelişimli otsu bitkiler yaygındır.
Erzincan (1981-2010) iklimi
Aylar
Oca
Şub
Mar
Nis
May
Haz
Tem
Ağu
Eyl
Eki
Kas
Ara
Yıl
Ortalama sıcaklık (°C)
−3
−1,3
4,0
10,7
15,6
20,0
24,0
24,1
19,1
12,3
5,5
−0,2
10,9
Ortalama yağış (mm)
27,1
30,2
41,9
52,3
53,4
30,7
10,9
6,4
14,7
40,3
35,7
28,5
372,1
Kaynak: Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü[10]
Erzincan halkı geçimini tarım, hayvancılık ve ticaretle sağlar. Büyük şehirlerin kalabalık nüfusu, yüksek binaları ve boğucu havasının aksine, Erzincan; insanını kendine bağlayan düzenli şehir yapısı, çok sayıda doğa güzelliği ve ekonomik yaşam koşullarıyla huzurlu bir yaşam için ideal bir şehirdir. 1992 Erzincan depreminin neden olduğu büyük yıkıma rağmen Erzincan gelişmeye devam etmektedir. Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanan Erzincan'ın ticaret ve sanayi ise il merkezinde yoğunlaşmıştır. Yaklaşık 373 hektar alan üzerine kurulu Erzincan Organize Sanayi Bölgesi, şehrin sanayi faaliyetlerinin sürdürüldüğü tek alandır. Erzincan, bulunduğu coğrafi konum ile tarıma yatkın bir şehirdir. Tarım üretiminde buğday, arpa, çavdar, patates ve şeker pancarı, bölgede en fazla paya sahip ürünlerdir. Erzincan, küçükbaş ve büyükbaş hayvan varlığı ile arı kovanı sayısı bakımından önemli bir paya sahiptir.
Erzincan, çok sayıda komşuya sahip olması nedeniyle birden fazla kültürden etkilenmiş bir şehirdir. Şöyle ki, Çayırlı, Otlukbeli ve Tercan ilçelerinin Erzurum'a ve Bayburt'a yakın olması nedeniyle bu ilçeler, Erzurum'un ve Bayburt'un kültürünün etkisi altındadır. Bu ilçelerde halk oyunu olarak bar oynanmakta ve ağız yapısı olarak da bu illerle aynı ağız yapısı konuşulmaktadır. Merkez, Üzümlü ve Kemah ilçeleri ise kısmen Kelkit Vadisi, kısmen Sivas, kısmen de Erzurum ve Bayburt kültürünün etkisi altındadır. Bu ilçelerin ağız yapısı, Erzurum ve Sivas ağızlarının harmanlanmış hâlidir. Halk oyunu olarak Halay oynanmaktadır. En meşhuru "Erzincan Düzü"dür. Refahiye ilçesi ise Kelkit Vadisi kültürünün etkisi altındadır. Ağız özellikleri, Kelkit Vadisi ilçeleriyle hemen hemen aynıdır. İlçede halk oyunu olarak dik horon, halay ve bar karışık oynanmaktadır. İliç ve Kemaliye ilçeleri ise Elazığ kültürünün etkisi altındadır. Ağız özellikleri Elazığ ve Malatya illerine benzer. Halk oyunu olarak dik halay ve bar oyunu oynanmaktadır. İliç'in Refahiye'ye yakın köylerinde dik horon da oynanmaktadır.
Erzincan'ın merkez ilçesinde kullanılan Türkçe ağzının Doğu Anadolu ağızları içindeki konumuna, Leyla Karahan'ın Anadolu Ağızlarının Sınıflandırılması[34] adlı çalışmasında yer verilmiştir. Ayrıca ilde Kürtçe ve Zazaca da konuşulur.
Fakülte - 12 adet: (Erzincan, 2012 yılında yapılan KPSS'nin Eğitim Bilimleri alanında Türkiye'de en yüksek ortalamayı elde eden öğrencilerin bulunduğu şehir olmuştur.)[35] Eğitim Fakültesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Tıp Fakültesi, Eczacılık Fakültesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Hukuk Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, İlahiyat Fakültesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Güzel Sanatlar Fakültesi ve Spor Bilimleri Fakültesi.
Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi logosu.Yüksekokul - 3 adet:
Sivil Havacılık Yüksekokulu, Kemaliye Hacı Ali Akın Turizm ve Otelcilik Yüksekokulu ve Yabancı Diller Yüksekokulu.
Meslek Yüksek Okulu - 12 adet: Adalet Meslek Yüksekokulu, Çayırlı Meslek Yüksekokulu, İliç Dursun Yıldırım Meslek Yüksekokulu, Kemah Meslek Yüksekokulu, Kemaliye Hacı Ali Akın Meslek Yüksekokulu, Meslek Yüksekokulu, Refahiye Meslek Yüksekokulu, Refahiye Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Tercan Meslek Yüksekokulu, Turizm ve Otelcilik Meslek Yüksekokulu ve Üzümlü Meslek Yüksekokulu.
Enstitü - 3 adet: Sosyal Bilimler Enstitüsü, Fen Bilimleri Enstitüsü ve Sağlık Bilimleri Enstitüsü.
İlk ve orta dereceli okullar
Şehir merkezinde, belediye sınırları içinde 18; kent genelinde ise 39 lise ile belediye sınırları içinde 42 ilköğretim okulu hizmet vermektedir.
Erzincan'a ulaşım, tren ve karayolu ile sağlanabileceği gibi, Erzincan DHMİ'ye ait modern uluslararası havalimanından da yapılabilmektedir. “Erzincan’a kara yolu ile ulaşımda en önemli güzergâh, şehrin çevresinden geçen Avrupa E-yolu E80 otoyoludur. Demiryolu ulaşımının da önemli bir yere sahip olduğu Erzincan’da, TCCD Taşımacılık tarafından işletilen Doğu Ekspresi, Ankara-Kars arasında sefer yapmakta olup, Erzincan’dan geçerken doğuda Erzurum, batıda Kemah istikametinde Fırat Nehri boyunca ilerler ve Sivas’a kadar uzanır. Yine bu hat üzerinde Erzincan-Divriği Bölgesel Treni işletilmektedir. Ayrıca, şehre yüksek hızlı demiryolu bağlantısı sağlayacak Sivas - Erzincan yüksek standartlı demiryolu çalışmaları sürmektedir.
^"Prof Dr. Tahsin Özgüç öncülüğünde Altıntepe, Erzincan'da 1953'te başlatılan kazılar"
^Kaynak hatası:Geçersiz <ref> etiketi; Erzincan isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: Kaynak gösterme)
^“Ekim Devrimi Tartışmaları 2009: Ekim Devrimi ve İki Cumhuriyet” paneli, Köz Gazetesi, 15 Kasım 2009, Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi - Okmeydanı, İstanbul.
^Dilber, Orhan. "Kemalizm’in Cumhuriyetçilik Diye Bir İlkesi Var mı?" Peyama Azadi, s. 21
^"1935 Genel Nüfus Sayımı"(PDF). 20 İlkteşrin 1935 Genel Nüfus Sayımı. DİE. 2 Haziran 2021 tarihinde kaynağından(PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Şubat 2021.
^ . "1945 Genel Nüfus Sayımı"(PDF). 21 Ekim 1945 Genel Nüfus Sayımı. DİE. 15 Ağustos 2019 tarihinde kaynağından(PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Şubat 2021.
^ . "1955 Genel Nüfus Sayımı"(PDF). 23 Ekim 1955 Genel Nüfus Sayımı. DİE. 2 Haziran 2021 tarihinde kaynağından(PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Şubat 2021.
"Merkezi Dağıtım Sistemi"(html) (Doğrudan bir kaynak olmayıp ilgili veriye ulaşmak için sorgulama yapılmalıdır). Türkiye İstatistik Kurumu. Erişim tarihi: 13 Nisan 2016.
"Merkez Nüfusu - Erzincan". nufusu.com. Erişim tarihi: 5 Şubat 2021.Arşivlenmesi gereken bağlantıya sahip kaynak şablonu içeren maddeler (link)
"Erzincan Merkez Nüfusu". nufusune.com.Arşivlenmesi gereken bağlantıya sahip kaynak şablonu içeren maddeler (link)
^("Anadolu Ağızlarının Sınıflandırılması", Prof. Dr. Leyla Karahan, Türk Dil Kurumu yayınları: 630, Ankara 1996)