Teoman Duralı - Vikipedi
İçeriğe atla
Ana menü
Gezinti
  • Anasayfa
  • Hakkımızda
  • İçindekiler
  • Rastgele madde
  • Seçkin içerik
  • Yakınımdakiler
Katılım
  • Deneme tahtası
  • Köy çeşmesi
  • Son değişiklikler
  • Dosya yükle
  • Topluluk portalı
  • Wikimedia dükkânı
  • Yardım
  • Özel sayfalar
Vikipedi Özgür Ansiklopedi
Ara
  • Bağış yapın
  • Hesap oluştur
  • Oturum aç
  • Bağış yapın
  • Hesap oluştur
  • Oturum aç

İçindekiler

  • Giriş
  • 1 Hayatı
    • 1.1 Akademik hayatı
    • 1.2 Özel hayatı
  • 2 Düşünsel yaklaşımı
    • 2.1 Modernleşme eleştirisi ve kimlik meselesi
    • 2.2 Felsefe-bilim ilişkisi
    • 2.3 Biyoloji ve tekâmül anlayışı
    • 2.4 Metafizik ve din görüşü
    • 2.5 Dil ve kültür
    • 2.6 Ahlak anlayışı
  • 3 Akademik ve edebi çalışmaları
  • 4 Etkileri ve eleştiriler
  • 5 Kitapları
  • 6 Ödüller
  • 7 Kaynakça
  • 8 Dış bağlantılar

Teoman Duralı

  • Azərbaycanca
  • English
  • Русский
Bağlantıları değiştir
  • Madde
  • Tartışma
  • Oku
  • Değiştir
  • Kaynağı değiştir
  • Geçmişi gör
Araçlar
Eylemler
  • Oku
  • Değiştir
  • Kaynağı değiştir
  • Geçmişi gör
Genel
  • Sayfaya bağlantılar
  • İlgili değişiklikler
  • Kalıcı bağlantı
  • Sayfa bilgisi
  • Bu sayfayı kaynak göster
  • Kısaltılmış URL'yi al
  • Karekodu indir
Yazdır/dışa aktar
  • Bir kitap oluştur
  • PDF olarak indir
  • Basılmaya uygun görünüm
Diğer projelerde
  • Vikisöz
  • Vikiveri ögesi
Görünüm
Vikipedi, özgür ansiklopedi
(Teoman Durali sayfasından yönlendirildi)
Teoman Duralı
Tam adıŞaban Teoman Duralı
Doğumu7 Şubat 1947(1947-02-07)
Zonguldak, Türkiye
Ölümü6 Aralık 2021 (74 yaşında)
İstanbul, Türkiye
MilliyetiTürk
Çocukları2
Alma materTED Ankara Koleji
İstanbul Üniversitesi
ÖdüllerNecip Fazıl Saygı Ödülü (2017)
Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri (2021)
ÇağıÇağdaş felsefe
Kurumuİstanbul Üniversitesi
İstanbul Medeniyet Üniversitesi
Viyana Üniversitesi
Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi
Kırklareli Üniversitesi
Pensilvanya Eyalet Üniversitesi
İbn Haldun Üniversitesi
TezCanlılar Sorununa Giriş[1]
Doktora
danışmanı
Nermi Uygur
İlgi alanlarıBiyoloji felsefesi · Felsefe tarihi
Etkilendikleri
  • Platon, Aristoteles, Fârâbî, Gazzâlî, Muhyiddin İbnü'l-Arabî, İbn Battuta, İbn Haldun, Montesquieu, Immanuel Kant, Georg Wilhelm Friedrich Hegel, Ziya Gökalp, Henri Bergson, Martin Heidegger, Erol Güngör
İnternet sitesiteomandurali.com.tr

Şaban Teoman Duralı (7 Şubat 1947, Zonguldak - 6 Aralık 2021, İstanbul), Türk filozof, mütefekkir ve akademisyendir. Felsefe tarihi, biyoloji felsefesi, dilbilim, siyaset felsefesi ve savaş felsefesi gibi alanlarda çok sayıda kitap ve makale yazmıştır.[2] Erken Cumhuriyet döneminde seküler ve pozitivist temelli millî kimlik inşasına karşı eleştirel bir yaklaşım geliştiren önemli düşünürlerden biridir. İstanbul Üniversitesi'nde felsefe ve biyoloji eğitimi almıştır.[3]

Teoman Duralı, Türk felsefe literatüründe önemli bir yere sahip bir filozoftur ve felsefe tarihi, medeniyet felsefesi, biyoloji felsefesi, ahlak, tarih ve siyaset felsefesi gibi çeşitli alanlarda özgün eserler vermiştir.[4] Hem entelektüel kimliği hem de tarihî tanıklıklarıyla Türkiye'nin modern tarihindeki kırılma anlarını özgün bir bakışla belgeleyen bir düşünür olarak dikkat çeker. Dil, kültür, felsefe ve bireysel meselelere olan derinlikli yaklaşımı, eserlerini hem akademik hem de tarihsel açıdan önemli kılar.[5]

Hayatı

[değiştir | kaynağı değiştir]

Teoman Duralı, 7 Şubat 1947 yılında Zonguldak'ın Kozlu ilçesinde, Almanca konuşan bir anne ile Almanya'da mühendislik eğitimi almış Türk bir babanın çocuğu olarak dünyaya geldi.[5] Babası Sabih Duralı, Langaza'da doğmuştur. Babasının babası, Langaza'da ağır ceza reisi, babasının dedesi ise Gümülcine müftülüğünü yapmıştır.[6] Sabih Bey, Cumhuriyet'in ilk neslinden olup köklü devlet kurumlarında görev yapmış bir mühendistir. Duralı, büyük dayısı Hasan Amca'nın da içinde yer aldığı, II. Meşrutiyet'ten itibaren süregelen siyasî, ekonomik ve sanatsal sohbetlerin yapıldığı entelektüel bir çevrede yetişti.[5]

Sabih Bey, 1927 yılında devlet bursuyla mühendislik eğitimi almak üzere Almanya'nın Chemnitz şehrine gönderildi. Annesi Hilda Kohlschmidt ile Sabih Bey, Chemnitz'te tanışarak 1930 yılında evlendi.[2] Hilda Hanım, II. Wilhelm devrinde, Protestan kültürüyle, subay bir babanın kızı olarak yetişmiş bir Alman'dı. Chemnitz dışına ilk kez lise yıllarında katıldığı bir Bavyera gezisinde çıktı. Hilda Hanım, Türkiye'de doğup büyüdüğü vatanının hasretiyle yaşamıştır.[6]

Küçük yaşlardan itibaren hem Türkçe hem Almanca konuşarak büyüyen Duralı, zamanla birçok yabancı dil öğrendi; coğrafyaya duyduğu ilgi ise farklı kültürleri tanıma arzusunu körükledi. Gençlik yıllarında hayal gücü ve deniz tutkusu eşliğinde hareketli ve deneyim dolu bir dönem geçirdi; önceleri cep harçlığını çıkarmak, sonraları geçimini sağlamak için hotellerde gece bekçiliğinden, kapalı çarşıda tezgahtarlığa, lokantada bulaşıkçılıktan, fabrikalarda işçiliğe ve gemilerde olmak üzere çok çeşitli işlerde çalıştı. Çocukluğunda okuduğu hikayelerin ve romanların etkisiyle tek başına evden kaçıp Afrika'ya gitme girişiminde bulunurken, üniversite öğrenciliği yıllarında Tebriz'e ve oradan Afganistan'a gitti. Bu seyyahlık tutkusu ömrü boyunca devam etti.[6]

Teoman Duralı, ilkokulu Zonguldak'ta, ortaokul ve liseyi Ted Ankara Koleji'nde tamamladı.[7] 1973 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nin felsefe bölümünden mezun oldu.

Üniversitede biyoloji ve felsefe eğitimi aldı; babasının karşı çıkmasına rağmen felsefeye yöneldi. Babasının, "Bu milletin tefekkürü mü var, sen en üst katına çıkmaya hevesleniyorsun?" sözleri, bu tercihini daha da pekiştirdi.[5]

"Dil, insanın yurdu ve yuvasıdır" anlayışıyla dil öğrenimine büyük önem verdi; çok dillilik ve farklı kültürlerle olan temasları, felsefî düşünceyle birleşerek özgün entelektüel kimliğinin temelini oluşturdu.[5]

Ailesinin, II. Dünya Savaşı sonrası Türkiye'ye sığınan Alman askerleriyle ilgili anıları, babasının Nazi karşıtı tutumu, 6-7 Eylül olaylarına ve darbelerle gelen krizlere karşı gösterdiği vicdanî tepkiler gibi tarihî tanıklıklar, Duralı'nın düşünsel dünyasını etkileyen unsurlar arasında yer aldı.[5]

12 Mart darbesiyle birlikte toplumda oluşan ruhî tahribatı derinden hisseden Duralı, bu dönemde kitaplarını saklamak zorunda kaldı; 12 Eylül sonrası akademik kadrosunun iptal edilmesiyle yurt dışına yöneldi. Doktora tezini Kanada'ya gönderdi ve Trois-Rivieres Üniversitesi'nden çalışma daveti aldı. Bu süreçte babasıyla yaşadığı diyaloglar, içsel kırılmaların da habercisi oldu.[5]

Teoman Duralı, klasik mantık, bilgi teorisi ve felsefe tarihi gibi alanlarda çalışmalar yapmıştır. Aynı zamanda hücre bilimi, moleküler biyoloji, evrim, çevrebilim ve anatomi gibi bilim dallarında bilgi sahibiydi. Dilbilim, tarih, coğrafya ve sosyoloji gibi sosyal bilimlere de yoğun ilgi duymuştur.[8]

Akademik hayatı

[değiştir | kaynağı değiştir]

Teoman Duralı, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde öğrenciyken, Nermi Uygur'un teklifiyle 1975 yılında mezun olduğu bölümde asistan olarak göreve başladı.[9] 1977 yılında biyoloji felsefesi hakkındaki teziyle felsefe doktoru unvanını aldı. 1978 yılında NATO bursuyla Paris'te biyoteknoloji seminerlerine katıldı. Mayıs 1982'de yardımcı doçent, Ekim 1982'de biyoloji felsefesi üzerine yazdığı tezle doçent oldu. 1985 yılında ABD'deki Pennsylvania State University'de tamamladığı Kant'ın A Priori Bilgi İstidâdı başlıklı çalışmasının ardından 1988 yılında profesör unvanını aldı.[10]

1992-1993 yıllarında Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi'nde, 1994 ve 2003 yıllarında Viyana Üniversitesi bilim felsefesi bölümünde, 1995-1997 ile 1999 yıllarında Kuala Lumpur'daki International Institute of Islamic Thought and Civilisation'da misafir öğretim üyesi olarak bulundu.[11] 1996 yılında, İstanbul Üniversitesi Araştırma Fonu'nun mâli desteğiyle Orta Asya Türk cumhuriyetlerinde araştırma gezisine çıktı.[12]

Bir dönem Kırklareli Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi'nde dekanlık yaptı ve fakültenin felsefe bölümünü kurdu.[13] Bülent Ecevit Üniversitesi senatosunun 2016 yılında aldığı karar uyarınca, Teoman Duralı'ya verilen fahrî doktorluk pâyesinin takdim töreni, Sezai Karakoç Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi.[14]

Duralı, ölümünden önce İstanbul Üniversitesi, İstanbul Medeniyet Üniversitesi ve İbn Haldun Üniversitesi'nin felsefe bölümlerinde ders veriyordu.[15][16] Ayrıca Kutadgubilig Felsefe-Bilim Araştırmaları Dergisi'nin yayın yönetmenliğini yapmaktaydı.[17] Türkiye Bilimler Akademisi şeref üyesi olan[18] Teoman Duralı, İngilizce, Fransızca, Almanca, Latince, Yunanca, İtalyanca, Felemenkçe, İspanyolca, Rusça ve Malayca dillerini biliyordu.[19]

Özel hayatı

[değiştir | kaynağı değiştir]
Aşiyan Mezarlığı'ndaki kabri

Futbolu çok severdi ve hayatta militanca duygularla bağlandığı tek şeyin Galatasaray olduğunu söylerdi. Babasının anne tarafı Çerkes, baba tarafı Türkmen; annesi Alman, eşi Fransızdı.[20] Evli ve iki çocuk babasıydı.

Kanser tedavisi nedeniyle iki kez ameliyat geçiren Teoman Duralı, 6 Aralık 2021'de İstanbul'daki evinde öldü. 7 Aralık 2021 tarihinde, Fatih Camii'nde ikindi vakti kılınan cenaze namazının ardından Aşiyan Mezarlığı'ndaki aile kabristanına defnedildi.[21]

Düşünsel yaklaşımı

[değiştir | kaynağı değiştir]

Modernleşme eleştirisi ve kimlik meselesi

[değiştir | kaynağı değiştir]

Teoman Duralı, modern Batı düşüncesinin pozitivist, mekanik ve indirgemeci yönlerini eleştirerek, hakikatin yalnızca fiziksel gerçeklikle sınırlanamayacağını savunmuştur. Metafiziğin dışlanmasının insanı manevî değerlerinden kopardığını belirtmiştir. Türkiye'deki felsefe bölümlerinin Batı felsefesinin birer "bayisi" gibi çalışmasını eleştirmiş; eğitim müfredatının yerli ve kültürel değerlerle yeniden inşa edilmesi gerektiğini savunmuştur. Ailenin insanın kişilik ve aidiyet kazanmasındaki merkezi rolüne dikkat çekerek, modern yozlaşmaya karşı aileye yeniden değer verilmesini önermiştir.[22]

Türkiye'deki modernleşme sürecini 18. yüzyıl sonrasındaki Aydınlanma ideolojisine dayandıran Teoman Duralı, bu sürecin pozitivizm, mekanizm ve maddeciliği ön plana çıkardığını belirtmiştir. Sezgiye dayalı metafizik anlayışın göz ardı edilerek tarihî ve ruhî derinliğin kaybedildiğini savunur. Modern bilim anlayışının yalnızca gözlemlenebilir olanı geçerli kabul etmesi, sezgisel bilginin dışlanmasına ve insanın ideolojilere bağımlı hale gelmesine neden olmuştur. Duralı, Türk kimliğinin iki temel unsuru olarak dili ve Müslümanlığı görür; ancak harf devrimi ve dil politikalarıyla bu kültürel sürekliliğin kesintiye uğradığını ifade eder. Geçmişle bağın kopmasının kolektif hafızayı zedelediğini "bunama" metaforuyla açıklar. Yazı değişimiyle birlikte İslamî hafızanın da tahrip olduğunu, Osmanlı ile özdeşleşen İslam kültürünün modernleşme süreciyle kesintiye uğradığını dile getirir. Türkiye'deki modernleşme sürecinin sezgi, metafizik, geleneksel bilgi, dil ve din gibi alanlarda ciddi kopuşlar yarattığını, bunun da medeniyet krizinin bir göstergesi olduğunu savunur. Türk kimliğinin tarihsel sürekliliği açısından dil ve dinin önemini vurgular; pozitivist aklın bu mirası dışlamasının kimlik krizine yol açtığını belirtir. Hegel'in tarihsel olanı aşarak koruma düşüncesine benzer biçimde, geçmişin korunarak yeniden inşasını savunur. "Biz Neyiz?" sorusuyla başlayan Türkiye'ye özgü bir metafizik arayışı dile getirir ve Avrasya metafiziği adını verdiği, varlık, bilgi ve ahlâk temelli bir sistem önerir. Düşüncesinde Heidegger'den ontoloji anlayışını, Platon, Aristoteles ve Bergson'dan sezgisel bilme yaklaşımını, Gazali ve İbn-i Arabî'den İslamî hakikat fikrini, Kant'tan ise ahlâkın ilkeye dayalı olması gerektiği düşüncesini harmanlar. Seküler kimliğin metafizikten yoksun olduğunu belirtirken, Antik Yunan, Avrupa ve İslam düşüncesiyle temellendirilen metafizik merkezli bir kimlik önerir.[3]

Teoman Duralı'ya göre dil, düşüncenin taşıyıcısıdır; dil bozulduğunda düşünce de bozulur. Türkçenin sadeleştirilmesi ve yazı sistemindeki değişiklikler, yerli felsefenin gelişimini olumsuz etkilemiştir. Modern çağın ekonomik çıkar esaslı sermayecilik ideolojisi insanı maneviyattan uzaklaştırmış, doğa ve kutsal olanla ilişki zayıflamıştır. Küreselleşmeyi Batı Avrupa merkezli seküler medeniyetin yayılması olarak değerlendiren Duralı, bunun yerel kültürleri baskılayarak kültürel tek tipleşmeye yol açtığını savunur. Ona göre gerçek karşıtlık "Doğu-Batı" değil, "kadim-modern" ayrımıdır.[23]

Duralı, Türkiye'deki kültürel dönüşümleri biyolojik kavramlarla ilişkilendirerek ele alır. Özellikle 1928 Harf Devrimi'nin kültürel hafıza ve kimlik üzerindeki etkilerini genetikteki "mutasyon" kavramı ile karşılaştırır. Yazı devriminin kuşaklar arası bilgi aktarımını keserek toplumsal hafızayı sarsabileceği ve kimlik değişimine yol açabileceği öne sürülür. Bu bağlamda, dil, kültür ve kimlik üzerine geliştirdiği yorumlar yerli kültürel değerlerin korunması gerektiğine dair eleştirel bir perspektif sunar.[24]

Modern bilim ve felsefenin, özellikle Hume sonrası insanı makineye indirgediğini, bu yaklaşımın insanı değerli bir özne olmaktan çıkardığını ileri sürer. Biyolojik indirgemeciliğe karşı çıkarak insanın sadece bedenle açıklanamayacağını belirtir. Ayrıca seküler Avrupa, özellikle İngiliz-Yahudi kültürünün bu dönüşümde önemli rol oynadığını ifade eder.[25]

Duralı, modern medeniyeti ve özellikle Anglo-Sakson düzeni sert biçimde eleştirir. Hümanizm, kapitalizm, liberalizm ve Darwinizm gibi kavramların İngiliz-Yahudi uygarlığının ideolojik araçları olduğunu belirtir. Bu dünya görüşü insanı yalnızca maddi ilişkiler içinde tanımlar ve onu "beşer"e indirger. Bu çerçevede modern insan, mücadele gücü kalmamış, sömürüye boyun eğmiş bir otomata dönüşmüştür. Ona göre bu medeniyetin insanlığa verecek bir şeyi kalmamıştır ve buna gerçek alternatif, yalnızca İslam medeniyetidir. Bu bağlamda Türk milletini İslam'ın gerçek taşıyıcısı olarak gören Duralı, Türk düşünürlerinin İslam medeniyetini yeniden canlandırabileceğine inanır. Bunun için eğitim-öğretim faaliyetlerinin İslam'ın özü ve ahlaki temellere dayanması gerektiğini savunur. Eski yazıların ve yabancı dillerin öğretilmesi, Beytü'l-Hikme benzeri kurumların yeniden kurulmasıyla kültürel yeniden inşanın mümkün olacağını öne sürer.[25]

Özgürlük meselesini de ele alan Duralı, insanlar hukuken özgür görünse de genetik düzeyde tam anlamıyla özgür olmadıklarını ifade eder. Modern bilim evreni determinist bir düzende kurgulamış, devlet ise bireyin eylemlerini sınırlayan güçlü bir yasa koyucu haline gelmiştir. Bu gelişmeler özgürlük alanını yani "ontik boşluğu" daraltmış; insan ile makine arasındaki fark belirsizleşmiştir. Bu noktada çözüm, insanı ontolojik olarak tabakalaştırmak; hem belirlenmişliğini hem de özgürlüğünü birlikte değerlendirmektir. Duralı, insanın insanca davranabilmesi için bilgiye dayalı bilinçli seçimler yapabilmesi gerektiğini savunur. Ancak günümüzde hakikatin kaybedildiğini, modern insanın fiziksel dünyaya ve sanallığa mahkûm edildiğini belirtir. Bu mahkûmiyetin temelinde kapitalist ve küresel uygarlığın dayatmaları bulunmaktadır.[25]

Duralı, 1790 sonrası şekillenen sermayeci-milliyetçi Batı uygarlığını; akılcılık, ideoloji, hümanizm ve sanayileşme süreçleriyle birlikte eleştirir ve bu küresel uygarlığı "Mali Sermayeci Çağdaş Küresel İngiliz-Yahudi Uygarlığı" olarak tanımlar. İnsanlığın hikmetini kaybettiğini savunur ve yeni bir felsefi temele ihtiyaç olduğunu vurgular. Bu bağlamda, ilmin faydaya yönelik olması gerektiğini "Faydasız ilimden Allah'a sığınırım" hadisiyle ifade eder.[8]

Duralı, metafizik, felsefe, bilim, sanat, teoloji ve ahlak arasında bütünlük taşıyan bir "felsefileşmiş medeniyet" modelini savunur ve geçmişte Müslümanların böyle bir uygarlık deneyimi yaşadığını belirtir. Ona göre insan-olmanın zirvesi "kâmil insan"dır; bu, "beşerlikten erginliğe geçiş" anlamına gelir. Kâmil insan, felsefi bir medeniyet ortamında yetişir; ilmin temeli tevazuya dayanır ve âlim bu bilgi taşıyıcısıdır. Böyle bir medeniyet anlayışının, insanlığı 20. yüzyılın hatalarından koruyabileceğini savunur.[8]

Duralı, kapitalizmi insanı ruhsuzlaştırarak "makine insan" modeline dönüştürmekle eleştirir ve İngiliz-Yahudi medeniyetinin sermayecilik anlayışının insanın ruhunu yok saydığını belirtir. Modern yaşamın insanı ahlaki bir varlık olmaktan çıkararak makineleşmiş ve köleleştirilmiş hale getirdiğini savunur. Modern Batı biliminin insanı merkeze almaktan çıkarıp madde ve mekanik yasalar üzerinden anlamlandırdığını, bunun ise canlı varlıkları açıklamada yetersiz kaldığını belirtir. Duralı, insanı yeniden ahlaki, metafiziksel ve akli yönleriyle anlamlandırmayı, modern bilim ve felsefeyi reddetmeden İslami değerlerle entegre ederek revize etmeyi çözüm olarak sunar.[26]

Günümüz küreselleşmesi insanı yapay zekâ ve robotik araçlarla makineleştirirken, felsefe, ahlak ve insan kavramlarının yeniden değerlendirilmesini gerektirir; bilim ve teknolojinin insanlığa hizmet etmesi gerektiği vurgulanır. İnsanın benliği anatomik değil tarihsel ve kültürel bir veridir; birey toplumsal ve kültürel edinimlerle kimlik kazanır. Kimlik, bireyin şahsî ve toplumsal özelliklerinin uyumu olup, tarih bilinci olmayan birey kimliğini kaybeder; toplumun ayakta kalması için bireylerin tarih ve kimlik bilinci geliştirmesi gerekir.[26]

Teoman Duralı, günümüzü "Çağdaş Küresel İngiliz-Yahudi Medeniyeti" olarak adlandırır ve bu medeniyetin maddeci, mekanik ve pozitivist temelleriyle insanı ruhsuzlaştırdığını savunur. Modern toplumda doğa-insan ilişkisinin koptuğunu, doğanın araçsallaştırıldığını; sermaye, teknoloji ve biyoteknolojinin insanı yapaylaştırma tehdidi taşıdığını belirtir. Küreselleşmenin yerel kültürleri yok ederek bireyi kimliksizleştirdiğine vurgu yapar. Ona göre insan, ait olduğu mekân, kültür ve geleneklerle kendi anlam dünyasını kurabilir. Batı merkezli anlayış yerine yerel imkânlara dayanan özgün felsefi sistemlerin geliştirilmesi gerektiğini savunur.[27]

Felsefe-bilim ilişkisi

[değiştir | kaynağı değiştir]

Felsefenin bilim uğruna, bilimin ise teknoloji uğruna feda edilmemesi gerektiğini vurgulayan Duralı, insan hayatının teknolojiye indirgenemeyeceğini, insanın manevî bir varlık olduğunu ifade etmiştir. Felsefeyi doğa bilimleriyle birlikte ele almış, özellikle biyolojiye eğilmiş ve bu alanı pratiğe dökmüştür. Öğrencilerini de tabiat bilimleriyle meşgul olmaya teşvik etmiştir.[22]

Teoman Duralı, Darwinci evrimi başlangıçta bilimsel teori olmaktan çok bir varsayım olarak görmüş, bilimsel teorilerin test edilebilirlik ve tekrar edilebilirlik kriterlerini başlangıçta karşılamadığını belirtmiştir. Modern sentez ve moleküler biyolojinin katkılarıyla evrim düşüncesinin gelişip teori niteliği kazandığını kabul eder. Ancak insanı yalnızca biyolojik bir varlık olarak görmekten kaçınır; felsefi ve manevî boyutları göz önünde bulundurarak, evrimi biyolojik süreç olarak sınırlarken, insanın tam anlamıyla kavranmasında tekâmül kavramını öne çıkarır.[28]

Teoman Duralı, mekanistik biyoloji anlayışını ve indirgemeci yaklaşımları eleştirerek insanı anlamada bu yöntemlerin yetersiz kaldığını vurgulamıştır. İnsan tanımının sürekli yeniden düşünülmesi gereken açık bir mesele olduğunu belirtmiş, felsefenin bilim uğruna feda edilmemesi gerektiğine dikkat çekmiştir. İnsan anlayışını hem biyolojik hem kültürel boyutlarıyla birlikte ele alan holistik bir yaklaşımı benimsemiş ve insanı sadece maddeye indirgeme çabalarına karşı felsefi bir bakış geliştirmiştir.[29]

Duralı, modern bilim anlayışını eleştirir; Galileo ve Descartes sonrası dönemde canlıların cansız varlıklar gibi ele alınmaya başlandığını, bu nedenle insanın ruhsal ve metafizik yönünün dışlandığını belirtir. Bilimden "neden" ve "niçin" sorularının uzaklaştırılması mekanik bir dünya görüşü doğurmuştur. Bilimin felsefî temellerden bağımsız düşünülemeyeceğini, felsefenin bilime kavramsal ve metodolojik zemin sunduğunu vurgular. Bilimsel gelişmelerin etik ve kültürel boyutlarının değerlendirilmesi gerektiğini savunur.[23]

Teoman Duralı, felsefe ile bilimin birbirinden ayrılamayacağını savunur ve bu iki alanı "felsefe‑bilim" başlığı altında birlikte ele alır. Aristoteles'in felsefe ile bilimi birleştiren tutumunu temel alır ve gerçekliğe dair kuralların bilimsel veriden türetilmesi gerektiğini vurgular. Platon'un felsefeye öncülüğü, Aristoteles'in bunu mantıkla sistemleştirmesi ve Kant'ın deneyime yönelen yaklaşımı onun düşünce sisteminde önemli yer tutar. Duralı, metafiziği saf akıl çerçevesinde yapılandırır ve bunun deney ve bilimle desteklenmesi gerektiğini savunur; spekülatif ve mistik metafizik anlayışlara karşı çıkar. Ruh çağırma gibi uygulamaları eleştirir ve metafiziğin akılcı ve bilimsel temellere dayanması gerektiğini belirtir. Teemmül (akıl temelli metafizik düşünce) ile tefekkür (mistik, sezgisel düşünce) arasında ayrım yapar. Ona göre metafizik, doğrudan deneyle ilişkilidir ve doğa bilimleriyle iç içe yürütülmelidir. Kant ve Aristoteles'in akla ve bilime dayanan sistemler geliştirmiş olmalarını önemli bulur.[25]

Felsefenin Aristoteles'ten itibaren "philo‑sofia" yani bilgelik temelli bir alan olarak şekillendiğini, zamanla biçimsel ve seküler bir "felsefe‑bilim" anlayışına evrildiğini belirtir.[25]

Duralı, moderniteyi "İngiliz‑Yahudi medeniyeti" projesi olarak nitelendirir. Bu projede insan, ahlaki bir varlık olmaktan çıkarılarak mekanik ve sorgulamayan bir modele dönüştürülmüştür. Kapitalizm, liberalizm, Darwin teorisi ve sömürgecilik gibi ideolojileri bu sistemin temel bileşenleri olarak görür. Bu yapılar, insanın değerini azaltarak kültürel kimlikleri zayıflatmayı ve toplumsal hafızayı yok etmeyi amaçlar. Bilimsel pozitivizmle birlikte sorgulamanın yerini itaatin aldığı, bireysel bilinç yerine mekanize edilmiş bir insan anlayışının öne çıktığı tespiti yapılır. Bu düzenin sosyo-kültürel tahribatları arasında aile yapısının zayıflaması, kimlik bilincinin erozyona uğraması ve kolektif tarih algısının çökmesi yer alır.[25]

Duralı'nın çözüm önerisi, yerelden evrensele uzanan, insan ve din merkezli bir sentezdir. Bu yaklaşımda, bireyin önce ulusal ve kültürel kimliğini öğrenmesi, ardından evrensel değerlere açılması gerektiği belirtilir. Erol Güngör ve Ziya Gökalp gibi isimlerin görüşlerinden de yararlanarak, insanı ruh, irade ve ahlaka dayalı değerlerle tanımlayan bir medeniyet inşası önerilir. İnsan, yalnızca fiziksel bir araç değil, akıl ve irade sahibi bir özne olarak merkeze alınmalıdır. Toplumun güçlü kalabilmesi, tarih ve kimlik bilincinin korunmasına bağlıdır. Duralı'nın bu eleştirel yaklaşımı, insan-merkezli, manevî değerleri önceleyen ve medeniyet temelli bir yeniden inşa çağrısını içermektedir.[25]

Teoman Duralı'nın düşüncesinde yaşam, bilim ve özellikle biyoloji felsefesi önemli bir yer tutar. Felsefeyi, bilimle birlikte düşündüğü "felsefe-bilim" kavramıyla temellendirirken, metafiziği de bu bütünlük içinde inşa eder. Ona göre felsefe ve bilim ayrılmaz bir bütünlük oluşturur.[25]

Felsefe anlayışında Batı ve Doğu ayrımından çok, antik felsefe ile modern felsefe arasındaki farkı vurgulayan Duralı, antik felsefenin insanı bütünsel ve ahlaki bir varlık olarak gördüğünü; modern felsefenin ise onu teknik ve işlevsel bir nesneye indirgediğini ifade eder.[25]

Ona göre felsefe, Aristoteles'le metafizik bir anlayışa ulaşmış, ancak Descartes'la farklı bir yöne kaymıştır.[8]

İnsan anlayışında yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda metafiziksel bir varlık olduğuna dikkat çeker; modern bilimin insanı mekanikleştirdiğini, oysa insanın özgürlüğe sahip olduğunu belirtir.[8]

İnsanı bilimle açıklamanın mümkün olmadığını savunan Duralı, sosyoloji ve psikolojiyi bilim olarak kabul etmez çünkü insanın nesneleştirilemeyeceğini, birey olarak biricik olduğunu ve genellenemeyeceğini belirtir. Duralı, sosyal bilimlerin insanı nesneleştirerek tahlil etmesini ve bu nedenle insan bütünlüğünün bozulduğunu savunarak sosyoloji ve psikolojiyi bilim olarak görmemektedir.[4]

Duralı'ya göre felsefe, bilimin kavramsal temelidir ve aralarında karşılıklı etkileşim olmalıdır. Bilim sadece empirik ve fiziksel âlemi inceler, zaman ve mekân dışındaki hakikatleri göz ardı eder. Modern bilim ve seküler felsefe insanı yalnızca biyolojik varlık olarak görmekle eleştirilir. Bilim ve felsefenin canlılık, ahlak ve metafizik gibi temel konulara dönmesi gerektiğini vurgular. Kant'ın evrensel ahlak ilkesine önem verir ve Descartes'ın makineci yaklaşımına karşı çıkar.[26]

Modern bilim ve evrim teorisinin insanı anlamada yetersiz ve zaman zaman yanıltıcı olduğunu, bu anlayışın ideolojik uzantılarının insanlığı sömürü ve yozlaşmaya açık hale getirdiğini savunur. Batı düşüncesinde Descartes, Malthus, Darwin ve Hobbes gibi isimler evrim merkezli anlayışı etkilemiş; Fransız İhtilali sonrası felsefe dinle bağını koparmış, Nietzsche'nin "Tanrı öldü" sözü kutsal değerlerin anlamsızlaştırılmasını temsil etmiş; metafiziğin yok sayılması insanı değerlerden kopararak nihilizme sürüklemiştir.[26]

Bilgi ve iman arasında kesin bir ayrım yapar; bilgi gözlem, deney ve kanıta dayanırken, iman temellendirilemeyen, koşulsuz kabul edilen inançları ifade eder. Ona göre felsefe ve bilim bilme arzusunu karşılarken, din iman etme ihtiyacına yanıt verir. Bu ayrım Kant'ın yaklaşımıyla paralellik gösterir.[30]

Biyoloji ve tekâmül anlayışı

[değiştir | kaynağı değiştir]

Duralı, felsefî çalışmalarında özellikle canlılık, evrim ve insan oluş gibi konulara odaklanmıştır. Bu alanları sadece biyolojik değil, aynı zamanda felsefî ve kültürel bir bağlamda ele almış; evrim ve tekâmülü insanın varoluşsal anlam arayışıyla ilişkilendirmiştir.[22]

Darvinci evrim ilk ortaya atıldığında bilimsel teori değil, bir varsayım olarak değerlendirilmiştir. Teoman Duralı, evrim kavramının yalnızca biyolojik süreci açıkladığını, insanın hem maddî (beşer) hem de manevî (insan) yönünü kapsayan bütüncül bir anlayış için tekâmül kavramının daha uygun olduğunu savunur. İslam düşüncesindeki "nefs" kavramını da bu bağlamda değerlendirir. Tekâmül, biyolojik gelişimin yanı sıra ruhânî ve kültürel gelişimi de içine alır. Duralı'ya göre, insan Tanrı'nın nefesini taşıyan, eşsiz ve biricik bir varlıktır; sanat, ahlâk ve özgürlük gibi özellikler beşerlikten türetilemez, insanın aşkın boyutuna aittir. Zamanla Darwinci evrimin ideolojik bir dünya görüşüne, yani Darwinizme dönüştüğünü, bunun kapitalizm, komünizm ve nasyonal sosyalizm gibi sistemlerde insanı yalnızca beşer düzeyine indirgediğini ve insanlık dışı uygulamalara zemin hazırladığını eleştirir. Darwinizmin sahneden çekilmesi gerektiğini savunur. Ancak evrime bütünüyle karşı değil; beşeri anlamak için evrimin gerekliliğini kabul eder ama insanı anlamada yetersiz olduğunu vurgular.[28]

Türkiye'de biyoloji felsefesi alanının öncülerinden olan Duralı, temel kavramları derinlemesine inceleyerek disiplinin tanınmasına katkı sağlamıştır. Canlılık meselesine yalnızca maddi açıdan yaklaşmanın yetersiz olduğunu; canlılığın maddi temellere dayanmasına rağmen bütünlüklü ve organik bir işleyişe sahip olduğunu savunmuştur. İnsan anlayışında biyolojik yönüyle "beşer" ve kültürel yönüyle toplumsal varlık ve kültür kurucusu olma boyutunu bir arada görmüştür. Aristoteles ve Kant'ın etkileri onun canlı ve insan anlayışında belirgindir.[29]

Modern biyolojinin canlıyı anlamaktan uzaklaşıp cansıza yöneldiğini belirten Duralı, genetik, klonlama ve organ nakli gibi alanlarda ciddi ahlâkî sorunların ortaya çıktığını ifade eder. Bu gelişmelerin insanî değerleri ve inanç sistemlerini zayıflattığını ileri sürer.[23]

Duralı, insanı iki yönlü bir varlık olarak ele alır; beşer yönü biyolojik ve fiziksel özellikleriyle diğer canlılarla ortakken, insan yönü sosyo-kültürel ve metafizik özellikleriyle özgündür. Beşer yönü bilimin konusu iken insan yönü metafiziğin alanına girer. Modern bilimin evrim anlayışını eleştirir, bunun yerine amaçlı bir gelişim süreci olan tekâmül anlayışını savunur. Aristoteles'in teleolojik evren anlayışı ve İslam teolojisindeki yaratılış amacı Duralı'nın düşüncesini besler; insan Tanrı'nın amacı doğrultusunda yaratılmıştır.[26]

Darwin ve Darwinizm'i bilimsel değil ideolojik zeminde sunduğunu belirten Duralı, Darwinci evrim teorisinin aşkınlığı dışlayıp içkinlik metafiziğini dayattığını ve insanı sadece maddi boyutta ele alan beşer-insan ayrımı nedeniyle eleştirdiğini ifade eder. Geleneksel tekâmül anlayışını modern evrim anlayışına alternatif olarak önerir. Evrimcilik, kapitalist sistemin rekabet ve güç temelli yapısına zemin sağlar; doğal seleksiyon anlayışı zayıf toplum ve ırkların yok olacağını meşrulaştırır ve insanı ruhsuz, makineleşmiş varlık haline getirir. Toplumsal darwincilik insanı yalnızca biyolojik yönüyle değerlendirir, irade, ahlak ve ruh gibi yönleri göz ardı eder ve "insan insanın kurdudur" anlayışıyla toplumsal çatışmalara zemin hazırlar. Evrim teorileri doğrudan iyi veya kötü olarak nitelendirilemez; önemli olan teorilerin nasıl ve hangi amaçla kullanıldığıdır. Canlılık ve kültür ayrı kavramlardır; evrim canlılığa, tarih ise kültüre dair açıklamalar sunar.[26]

Metafizik ve din görüşü

[değiştir | kaynağı değiştir]

Modern düşüncenin metafiziği dışlamasını eleştiren Duralı, insanın manevî yönünün göz ardı edilmesinin büyük bir eksiklik olduğunu savunmuştur. Metafiziği hakikatin asli bir boyutu olarak değerlendirmiş ve dinin insanın varoluşsal bütünlüğündeki yerini vurgulamıştır.[22]

Duralı, metafizik ile dinin farklı alanlar olduğunu ifade eder; metafizik akıl temelli iken, din akıl yoluyla ispatlanamayan bir duygu ve inanç alanıdır. Dine göre iman, şüpheye yer bırakmayan ve kanıta ihtiyaç duymayan bir kabuldür; bilgi ise kanıtlanabilir inançtır. Ahlakın dinle olan ilişkisine dikkat çeken Duralı, ahlakın bireyi toplumsal düzene yönlendiren ve dinin belirlediği ilkelerden kaynaklanan sistematik bir yapı olduğunu savunur. Edep ve terbiye ise bu yapının somut uzantılarıdır. İnsan, ister inanan ister inanmayan olsun, özgür iradeye sahiptir ve bu yönüyle Tanrı'ya karşı sorumludur.[25]

Duralı, Uzakdoğu ve İslam kültürlerinde mistik bilginin öne çıktığını, ancak bunun akıl temelli metafiziğe ve bilimsel düşünceye dönüşemediğini ifade eder. Ateizmi de teizm gibi duygu temelli bir yaklaşım olarak değerlendirir; her ikisinin de akla değil, duygulara dayandığını savunur. Modern Batı medeniyetini insanı yalnızca maddi varlık olarak tanımlaması nedeniyle eleştirir ve ruhsal-manevî boyutun ihmal edilmesine karşı çıkar. Felsefenin metafizik kökenine dönülmesi gerektiğini ve İslam medeniyetinin düşünsel kaynaklarının bu noktada önemli olduğunu vurgular.[25]

Ancak felsefe ile din arasında kesin bir ayrım vardır. Felsefe akla, din ise tamamen duyguya dayanır. Duralı'ya göre din, insan yaşamının temel kodlarını belirler ve hayatı şekillendirir.[25]

Dini itikattan yoksun kültürlerin mutlak bir çözümsüzlüğe sürüklendiğini, bunun insanı bunalıma ve trajediye götürdüğünü ifade eder. Batı düşüncesinin hikmetten uzaklaşarak Tanrıtanımazlık ve hiççilik akımlarıyla değerlere karşı çıktığını belirtir.[8]

Metafizik, insanın anlam arayışına katkı sağlar ve felsefenin vazgeçilmez bir alanıdır. İnsan sadece biyolojik değil, aynı zamanda metafiziksel yönüyle de ele alınmalıdır. Akıl Tanrı kaynaklıdır ve vicdanla birlikte ahlaki davranışta rehberlik eder. İnsan, beden, nefs ve ruh bütünlüğüyle değerlendirilmelidir. Duralı, çözüm olarak metafizik, ahlak, din, edep gibi kavramların felsefenin asli konusu olmasını önerir. Din ve edep insanın ayrılmaz özellikleri olup ahlakla bağlantılıdır.[26]

Darwinci evrim anlayışı aşkınlığı dışlayıp içkinliğe dayalı bir metafizik önerdiğinden, Duralı tarafından eleştirilir. Metafiziğin yok sayılması insanı değerlerden kopararak nihilizme sürüklemiştir. Felsefenin, dinle bağını yeniden kurması gerektiği savunulmaktadır.[26]

Teoman Duralı'nın din anlayışı, insanın varoluşsal sorularına yanıt arayan temel bir ihtiyaç olarak dinin hem teorik hem pratik işlevini vurgular. Din, hayatı aşan bir alanı temsil eder ve ruhu ölüme ve öte dünyaya hazırlar. Duralı'ya göre din yalnızca akılla kavranamaz; iman ve vahiy temelli bir yapıya sahiptir. İslam'ı vahyin otantik biçimi olarak görür ve diğer dinlerin, İslam'a yaklaştıkları ölçüde gerçek anlamda "dinleşebileceklerini" savunur. Tanrı tasavvurunda teistik bir anlayış benimseyen Duralı, Tanrı'nın hem aşkın hem içkin olduğunu, akılla kavranamayacağını ancak vicdan ve sezgiyle hissedilebileceğini belirtir. Bu yaklaşım onu ılımlı fideist bir pozisyona yerleştirir; Kant'ın etkisiyle Tanrı'yı tüm düşünmenin zorunlu önkoşulu olarak görür ve Allah'ın zatını "mutlak gayb" olarak değerlendirir. Genel olarak Duralı, klasik din felsefesi terimini kullanmasa da dinin felsefi temellerini sistemli ve özgün bir biçimde ele alır; din, bilgi, iman, ahlak, metafizik ve bilim ilişkisini dengeli ve kapsamlı bir sistem içinde yorumlar. Bu yaklaşımı, İslam felsefesi ile modern felsefi analizler arasında bir köprü işlevi görür.[30]

Dil ve kültür

[değiştir | kaynağı değiştir]

İnsanın varlığa anlam verebilen bir varlık olduğunu ifade eden Duralı, bunun ancak bir kültür ortamında yetişmekle mümkün olabileceğini belirtmiştir. Dil, din, tarih ve kültürün yaşandığı aile ortamının, insanın beşer olmaktan insan olmaya geçişinde kritik bir rol oynadığını dile getirmiştir.[22]

Duralı, dilin ve Müslümanlığın Türk kimliğinin temel unsurları olduğunu ve kültürel sürekliliğin bu unsurlarla sağlandığını belirtir. Harf devrimi ve dil politikalarının bu sürekliliği bozduğunu, bunun sonucunda kolektif hafızada zedelenmeler yaşandığını vurgular. Yazı değişimiyle İslamî hafızanın da tahrip olduğunu ve Osmanlı İslam kültürünün modernleşmeyle birlikte kesintiye uğradığını dile getirir.[3]

Duralı, toplumsal yaşamı kültürün temeli olarak görmüş, kültürün bireysel değil toplumun ürünü olduğunu vurgulamıştır. İnsan, kültür inşa edebilen karmaşık ve ayrıcalıklı bir varlık olarak değerlendirilmiştir.[29]

Dil, düşüncenin taşıyıcısıdır; dil bozulduğunda düşünce de bozulur. Duralı, Türkçenin sadeleştirilmesi ve yazı değişikliği gibi süreçlerin kültürel ve felsefî gelişimi olumsuz etkilediğini savunur. Kültürel tek tipleşmeye karşı çıkar.[23]

Edebiyat ve felsefe birbirini besleyen ancak yöntemleri farklı iki alan olarak görülür; her ikisi de insan ve insanın etkileşimlerini konu alır ve aralarındaki en yakın bağ dil olup Duralı bunu “bildirişme sistemi” olarak tanımlar. Edebiyat, soyut felsefi sorunları somutlaştırarak ele alma olanağı sunar ve roman, şiir, tiyatro gibi edebi türler felsefi temaların metaforik, betimleyici ve canlı biçimlerde işlenmesine imkân verir.[4]

Edebiyat ise insanın birey yönünü merkeze alır ve şiir, roman ile hikâye aracılığıyla insanın biricikliğini koruyarak anlatır; romanı "biricik yaşam serüveni" olarak değerlendirir. Felsefe düşünsel bir sistem kurma çabası olup sınırları nettir, edebiyat ise sistem inşa etmeyip bireysel ve duygusal anlatımı esas alır; filozof nesnelliğe, edebiyatçı ise bireyselliğe yönelir. Duralı'ya göre edebiyat, insanı kalıplara sokmadan ve bütünlüğüyle anlayabilen tek alandır ve bireyin başkasına benzemeyen özgünlüğünü yansıtır.[4]

Aile, insan olmanın temel yapı taşıdır; sadece biyolojik değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel bir kurumdur.[26]

Teoman Duralı'ya göre dil, insanın varoluşunu, bilincini ve gerçekliği anlamasını sağlayan en temel araçtır. Dil yalnızca bir iletişim aracı değil, düşüncenin kurucusudur; kavramların doğru ve yerinde kullanımı felsefi düşüncenin temelini oluşturur ve felsefe ancak doğru bir dil ile inşa edilebilir. Dil aynı zamanda kültürün ve bir toplumun kimliğinin taşıyıcısıdır; dilin yozlaşması kültürün yozlaşmasına yol açar. Duralı, iletişim ile bildirişim kavramları arasında net bir ayrım yapar: tüm canlılar iletişim kurabilirken, yalnızca insanlar anlam kurma ve soyutlama gerektiren bildirişim yapabilir. Söz, düşüncenin dışa vurumu olup, kavramlar gerçekliğin ve hakikatin izdüşümüdür. Dilin sınırları düşünmenin sınırlarını belirler. Ayrıca, dilin sadece iletişim değil, kültür ve medeniyetin taşıyıcısı olduğunu; dildeki bozulmanın kültürü ve toplumun zihniyetini etkilediğini vurgular. Duralı'ya göre dil, kültür mirasıdır ve dilin yok olması, bir toplumun zihniyetinin ve yaşam tarzının yok olması anlamına gelir. Bu bağlamda küreselleşmenin dil ve kültür üzerindeki tehditlerine dikkat çeker ve Türkçede felsefe yapmanın mümkün ve gerekli olduğunu savunur.[31]

Duralı'ya göre insan doğayı dönüştürerek mekânı oluşturur; bu süreçte kültür ortaya çıkar ve kültürlerin devletleşmesiyle medeniyetler meydana gelir. Küreselleşmenin yerel kültürleri yok ettiğini, bireyi kimliksizleştirdiğini belirtir. Yerel olanla evrenselin bir araya getirilmesi gerektiğini savunur. Ona göre insan, kendi mekânı ve kültürel değerleri üzerinden anlam dünyasını kurar.[27]

Ahlak anlayışı

[değiştir | kaynağı değiştir]

Duralı'nın Avrasya metafiziği kapsamında varlık, bilgi ve ahlâk temelli bir sistem önerdiği; ahlâkın ilkeye dayalı olması gerektiği düşüncesinin Kant'tan etkilenerek şekillenmiştir.[3]

Sanat, ahlâk ve özgürlük gibi insanın aşkın boyutuna ait niteliklerin yalnızca biyolojik evrimle açıklanamayacağı, bunların tekâmül kavramıyla daha iyi kavranabileceği Duralı tarafından ifade edilmiştir.[28]

Duralı, aileyi insanın ahlâkî ve manevî gelişiminde temel kurum olarak görür; ahlâkî çöküşe karşı sağlam aile yapısının en güçlü direnç noktası olduğunu savunur.[23]

Din ile ahlak birbirini tamamlayan iki temel sistemdir. Ahlak, doğumdan ölüme kadar insanın ihtiyaç duyduğu bir yol haritasıdır ve ahlaki tercih yapabilme yetisi, insanı insan yapan en temel özelliktir. Özgürlük olmadan ne ahlaktan ne de dinden bahsetmek mümkündür.[25]

Ahlakı, bilgeliğin en üst aşaması ve diğer bilimlere yön veren bir unsur olarak görmüş, zihinsel bir faaliyet olarak değerlendirerek Kantçı ve Sokratesçi/Platoncu gelenekle yakınlık göstermiştir.[8]

Ahlak, felsefenin temel taşlarından olup bilgelikle doğrudan ilişkilidir; bilim ve felsefeyi yönlendiren bir ilkedir. Modern mekanik anlayış ahlakı zayıflatmış ve ideolojik ahlaki türlerin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Ahlaki davranış vicdan, akıl ve özgür tercih ile değerlidir; gösteriş için yapılan davranışlar ahlaki sayılmaz. Ahlaki kurallardan hukuk doğar ve ahlak temelli hukuk toplumsal düzenin temelidir. Ahlak, din ve hukuk bireyleri keyfilikten uzaklaştırarak felsefi bir medeniyet seviyesine taşır. Gerçek özgürlük ise ahlaki kurallara uyumla mümkündür; özgürlük sınırsız olmayıp toplumsal ve dini kurallar çerçevesinde gerçekleşmelidir. Vicdan, özgürlüğün ve ahlakın merkezinde yer alır. Ahlak toplumsal olduğu kadar vicdanî ve aklî bir eylem olarak değerlendirilmelidir. Akılsız ahlak eksik kalır.[26]

Evrim ideolojisi metafiziği ve insanî değerleri dışlayarak ahlaki yozlaşmaya yol açabilir. Felsefenin ve bilimin ahlaki temellerle yeniden şekillenmesi gerektiği vurgulanır. Modern evrimci anlayışın insanı ruhsuzlaştırması, insanın ahlaki yönünü silikleştirdiği gerekçesiyle eleştirilir.[26]

Ahlak anlayışında ise ahlakı bireyin kendine ve topluma karşı yükümlülüklerini belirleyen evrensel ilkeler bütünü olarak görür. Ahlakın kaynağında vahiy ve felsefenin bulunduğunu, vahiy yoluyla gelen buyrukların akılla ahlaki ilkelere dönüştürüldüğünü belirtir. Kant ve Farabi'den etkilenen Duralı, ahlakın sadece kültürel değil, felsefi ve teolojik temellere dayandığını savunur. İnsan, özgür iradesiyle ahlaki özne olur ve özgürlük ahlakın ön şartıdır.[30]

Akademik ve edebi çalışmaları

[değiştir | kaynağı değiştir]

Teoman Duralı'nın Biyoloji Felsefesi adlı eseri, Türkiye'de biyoloji felsefesi alanında kaleme alınmış ilk çalışmalardan biri olarak akademik literatürde önemli bir yer tutar. Disiplinler arası özgün ve yerli bir akademik çalışma olarak öne çıkar. Felsefe, biyoloji, dil ve kültürü bir araya getirir. Kitapta canlılık, evren ve oluş gibi temel felsefi-bilimsel sorular ile evrim teorisi ve kültürel etkileşim kavramları derinlemesine tartışılır. Böylece bilim ve felsefe arasındaki bağ vurgulanır.[24]

Kitabın ikinci bölümünde evrim teorisi etrafındaki tartışmalar değerlendirilirken, biyolojik kavramların sosyal ve kültürel boyutlarla ilişkilendirilmesi ön plana çıkar. Yazarın biyoloji alanındaki özgün yaklaşımı, tekâmül ve biyolojik süreçlerin kültür ve kimlik ile ilişkisini araştırır.[24]

Dilin kültürün aktarım aracı olduğu vurgulanır; dil ya da alfabenin değişmesinin kültürel hafıza ve kimliğin dönüşümüne yol açabileceği belirtilir. Kitapta "etkileşim", "iletişim" ve "bildirişim" kavramları ayrıntılı biçimde incelenir; bildirişimin yalnızca insana özgü çok katmanlı bir kültürel iletişim olduğu vurgulanır. Bu kavramsal ayrımlar kültürel süreklilik açısından önem taşır.[24]

Felsefe ve bilimi biyolojik ve anatomik bir duyarlılıkla incelemiş, özellikle Sorun Nedir adlı eserinde kavram ve anlam karmaşasını gidermeye çalışmıştır.[8]

Duralı, felsefi eserlerinin yanı sıra Deniz ve Kâşiflik adlı bir şiir kitabı yayımlamış, şiirlerinde otobiyografik ögeler, duygusal ifadeler ve seyahat notlarına yer vermiştir; şiire büyük ilgi duyduğunu söylemiştir.[4]

Duralı'nın Kutadgubilig Türkçenin Felsefe-Bilim Sözlüğü adlı çalışması yalnızca bir sözlük değil, aynı zamanda felsefi ve kültürel bir manifestodur. Bu sözlükte kavramların Almanca, Fransızca, Arapça gibi dillerle karşılaştırmalı açıklamaları yer almakta; maddeler uzunluk ve içerik açısından çeşitlilik göstermektedir. Duralı, şüphe ile kuşku, hayat ile yaşam, iletişim ile bildirişim gibi kavramlar arasında felsefi temelli ayrımlar yaparak dilin hassasiyetle kullanılmasının düşünsel netlik açısından önemini ortaya koyar. Sözlük çalışması, yalnızca bilgi verme amacı taşımayan, aynı zamanda bir felsefe yapma tarzı ve kültürel bilinç örneği olarak değerlendirilmelidir.[31]

Teoman Duralı, seyahatlerini bilinçli bir keşif olarak değerlendirmiştir. İbn Haldun ve İbn Batuta gibi seyyahların izinden giderek yerel kültürleri felsefi bir bakışla incelemiştir. Düşüncesi teorik olmaktan ziyade çağını ve insanı anlama çabasıdır.[27]

Etkileri ve eleştiriler

[değiştir | kaynağı değiştir]

Duralı, Batı merkezli, indirgemeci ve ideolojik dünya görüşüne karşı bir filozof olarak düşünsel başkaldırıda bulunmuş; felsefe ve bilim alanında yerli ve bağımsız bir düşünce geliştirmeye çalışmıştır.[22]

Duralı'nın biyoloji felsefesi, insanı sadece maddeye indirgeyen yaklaşımlara karşı bütünsel, felsefi bir bakış geliştirme çabasıdır ve bu yaklaşım, alanın gelişimine anlamlı katkılar sunmuştur.[29]

Teoman Duralı'nın Biyoloji Felsefesi adlı eseri, felsefe, biyoloji, dil ve kültür alanlarını birleştiren çok katmanlı yaklaşımıyla bilimsel ve kültürel bakımdan değerli bulunmuş; okuyucuları düşünmeye ve tartışmaya yönelten eleştirel bir perspektif sunmuştur.[24]

Duralı'nın "İngiliz-Yahudi Medeniyeti" ifadesinin kavramsal olarak tartışmalı olduğu, düşüncelerinin zaman zaman sübjektif, apolojik ve sosyolojik-teolojik nitelikler taşıdığı; Kant ve Aristoteles gibi düşünürlere dönüş önerisinin teorik açıdan anlamlı olsa da pratiğe dökülmesinin zor olduğu; teolojik çözüm önerilerinin ise günümüzün seküler ve pragmatist dünyasında uygulanabilirliği konusunda soru işaretleri barındırdığı belirtilir. Genel olarak Duralı, kendi kültürel arka planına bağlı kalarak Batı medeniyetine önemli eleştiriler getirir ve bilim, felsefe ile ahlakı tamamen reddetmek yerine onları yeniden yorumlayıp yerel değerlerle bütünleştirmenin daha yapıcı olduğunu savunur.[26]

Duralı, doğa, insan, kültür ve medeniyet ilişkilerini bir bütün olarak ele almış, klasik düşünürler Aristoteles, İbn Haldun ve Montesquieu'den etkilenmiştir. Medeniyeti sadece teknik ya da siyasi bir yapı olarak değil, maddi ve manevi unsurların birleşimi olarak tanımlamıştır. Kimlik, doğa, kültür ve medeniyet krizlerine kapsamlı analizler sunarak özgün ve derinlikli bir felsefi yaklaşım ortaya koymuştur.[27]

Kitapları

[değiştir | kaynağı değiştir]
  • xxxx: Biyoloji Felsefesi, ISBN 978-9757568858
  • xxxx: Deniz ve Kaşiflik (şiir)
  • xxxx: Sorun Çağının Anatomisi
  • xxxx: Teoman Duralı'yla Üç Konuşma / Bilim - Felsefe - Evrim Teorisi
  • 1982: Canlılar Sorununa Giriş / Biyoloji Felsefesiyle İlgili Çalışmalar
  • 1992: Biyoloji Felsefesi / Canlı ve Kültür Sorunlarını Araştırma Alanı
  • 1995: Felsefe-Bilimin Doğuşu: Aristoteles'te Canlılar ve Bilim Sorunu, ISBN 978-9759956967
  • 1996: Yeniçağ Avrupa Medeniyetinden Çağdaş İngiliz-Yahudi Medeniyetine
  • 1996: A New System of Philosophy-Science from the Biological Standpoint
  • 1999: Felsefe - Bilim'e Giriş, ISBN 978-9757206200
  • 2006: Çağdaş İngiliz-Yahudi Küresel Medeniyeti, ISBN 978-9759959838
  • 2006: Çağdaş Küresel Medeniyet, ISBN 978-9759955564
  • 2006: Felsefe-Bilim Nedir, ISBN 978-975-995-532-8
  • 2006: Sorun Nedir?, ISBN 978-625-7660-79-2
  • 2007: Gılgamış Destanı, ISBN 978-975-995-536-6
  • 2009: Sorun Çağının Anatomisi: Çağımızın Felsefece Teşrihi, ISBN 978-6054056125
  • 2010: Aklın Anatomisi: Salt Aklın Eleştirisinin Teşrihi, ISBN 978-9759953935
  • 2013: Kutadgubilig Türkçenin Felsefe Sözlüğü, ISBN 978-975-995-406-2
  • 2017: Omurgasızlaştırılmış Türklük, 2017, ISBN 978-9759955472
  • 2018: Canlılar Sorununa Giriş: Biyoloji Felsefesiyle İlgili Araştırımı, ISBN 978-9751491138
  • 2018: Hayatın Anatomisi: Canlılar Bilimi Felsefesi Evrim ve Ötesi, ISBN 978-9759959050
  • 2019: Felsefe Bilimin Odağında Metafizik, ISBN 9786052021880
  • 2019: Felsefe Bilimin Odağında Metafizik, ISBN 978-6052021880
  • 2020: Hayatın Anatomisi: Canlılar bilimi felsefesi, evrim ve ötesi, ISBN 978-9759959050
  • 2020: Öyle Geçer ki Zaman: Teoman Duralı kitabı, ISBN 978-6057717443

Ödüller

[değiştir | kaynağı değiştir]
  • 2021: Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü

Kaynakça

[değiştir | kaynağı değiştir]
  1. ^ Teoman Duralı (1987). Canlılar Sorununa Giriş. Remzi Kitabevi. s. 10. Bu, ilkin Sayın Profesör Dr. Nermi Uygur'un yönetmiş olduğu bir doktora çalışması olarak kaleme alınmış olmakla birlikte... 
  2. ^ a b "24 Portre'de bir 'Filozof'". 6 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Haziran 2020. 
  3. ^ a b c d Ergüç, Veysel (2023). "ERKEN CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK MODERNLEŞMESİNE ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM: ŞABAN TEOMAN DURALI ÖRNEĞİ". İnönü Üniversitesi Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi. 12 (2). DergiPark. ss. 205-221. doi:10.54282/inijoss.1250260. 24 Nisan 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi4 Temmuz 2025. 
  4. ^ a b c d e Genç, Mehmet Sabri (2025). "Teoman Duralı'da Felsefe ve Edebiyat İlişkisi". Külliye. 6 (1). DergiPark. ss. 84-98. doi:10.48139/aybukulliye.1626287. 29 Nisan 2025 tarihinde kaynağından arşivlendi4 Temmuz 2025. 
  5. ^ a b c d e f g Göçer, Güngör (2023). "ŞABAN TEOMAN DURALI'NIN TÜRKİYE NOTLARI". Gazi Türkiyat, 32. DergiPark. ss. 101-1194 Temmuz 2025. 
  6. ^ a b c Değermenci, Ali (2020). Öyle geçer ki zaman : Teoman Duralı kitabı. Birinci baskı. Teoman Duralı. Kartal, İstanbul. ISBN 978-605-7717-44-3. OCLC 1250646330. 
  7. ^ Prof. Dr. Ş. Teoman DURALI '67 (Ekim 2010). "Mürşit - 1" (PDF). Kolejliler, 103. s. 32-34. 18 Mart 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF)29 Haziran 2022. 
  8. ^ a b c d e f g h Dağ, Ahmet (2016). "Ş. TEOMAN DURALI DÜŞÜNCESİNDE METAFİZİKTEN MAKİNAYA BATI MEDENİYETİ". FLSF Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi, 22. DergiPark. ss. 241-2624 Temmuz 2025. 
  9. ^ "Teoman Duralı, CV'de Olmayan Hayatını Anlattı". 23 Nisan 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Haziran 2020. 
  10. ^ Teoman DURALI, Prof. Dr. 19 Mart 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., kultursurasi.ktb.gov.tr. Erişim Tarihi: 19.03.2020.
  11. ^ "Hâltercümesi – Prof. Dr. Teoman Duralı". 7 Aralık 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Aralık 2021. 
  12. ^ Prof. Dr. Şaban Teoman DURALI - 2016 26 Ocak 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., w3.beun.edu.tr. Erişim Tarihi: 19.03.2020.
  13. ^ Prof.Dr. Ş. Teoman DURALI 19 Mart 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., www.fef.klu.edu.tr. Erişim Tarihi:19.03.2020.
  14. ^ "Prof. Dr. Şaban Teoman Duralı'ya Fahri Doktora Payesi Takdim Edildi". 8 Nisan 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Nisan 2017. 
  15. ^ Şaban Teoman DURALI, Prof. Dr. 19 Mart 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., kultursurasi.ktb.gov.tr. Erişim Tarihi: 19.03.2020.
  16. ^ "Teoman Duralı Hocamız Vefat Etti – İHÜ". web.archive.org. 7 Aralık 2021. 7 Aralık 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Aralık 2021. 
  17. ^ FELSEFE -BİLİM ARAŞTIRMALARI, 22 Nisan 2023 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. www.researchgate.net. Erişim Tarihi: 19.03.2020.
  18. ^ "TÜBA Şeref Üyesi Prof. Dr. Şaban Teoman Duralı 74 yaşında hayatını kaybetti. | Türkiye Bilimler Akademisi". web.archive.org. 7 Aralık 2021. 7 Aralık 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Aralık 2021. 
  19. ^ "Standart bir akademisyen değil Teoman Duralı". 8 Nisan 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Nisan 2017. 
  20. ^ "Türkoğlu Türküm ben". 17 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Haziran 2020. 
  21. ^ "Prof. Dr. Teoman Duralı vefat etti". Habertürk. 7 Aralık 2021. 6 Aralık 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Aralık 2021. 
  22. ^ a b c d e f Çapku, Ahmet (2022). "Şaban Teoman Duralı Düşüncesinde Temel Meseleler". Temaşa Erciyes Üniversitesi Felsefe Bölümü Dergisi, 17. DergiPark. ss. 5-16. doi:10.55256/temasa.1099315. 3 Mayıs 2025 tarihinde kaynağından arşivlendi4 Temmuz 2025. 
  23. ^ a b c d e Çapku, Ahmet (2008). "Sorun Çağının Anatomisi -Çağımızın Felsefece Teşrihi-". İslam Araştırmaları Dergisi, 20. DergiPark. ss. 125-1304 Temmuz 2025. 
  24. ^ a b c d e Develi, Hayati (2014). "Prof. Dr. Teoman Duralı, Biyoloji Felsefesi". İlmi Araştırmalar. Cilt 3. DergiPark. ss. 234-2364 Temmuz 2025. 
  25. ^ a b c d e f g h i j k l m Yıldız, İlhan (2023). "Teoman Duralı'nın Metafizik, Din ve Ahlak Anlayışı". Adam Akademi Sosyal Bilimler Dergisi. 13 (2). DergiPark. ss. 505-526. doi:10.31679/adamakademi.1184811. 3 Mayıs 2025 tarihinde kaynağından arşivlendi4 Temmuz 2025. 
  26. ^ a b c d e f g h i j k l Çaylı, Zafer; Tülüce, Hüseyin Adem (2023). "Modern Batı Düşüncesi Bağlamında Ş. Teoman Duralı'nın İnsan Tasavvuru Anlayışına Eleştirel Bir Bakış". Külliye, TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN 100. YILI ÖZEL SAYISI. DergiPark. ss. 315-341. doi:10.48139/aybukulliye.1336720. 3 Mayıs 2025 tarihinde kaynağından arşivlendi4 Temmuz 2025. 
  27. ^ a b c d Kılıç, Elife (2023). "Teoman Duralı'da mekân, kültürel seyyahlık ve medeniyet ilişkisi". RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, 36. DergiPark. ss. 665-675. doi:10.29000/rumelide.1372382. 3 Mayıs 2025 tarihinde kaynağından arşivlendi4 Temmuz 2025. 
  28. ^ a b c Kartal Soysal, Esra (2023). "Teoman Duralı'nın Darvinci Evrim ve Darwinizm Eleştirisi". Bingöl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 21. DergiPark. ss. 42-61. doi:10.34085/buifd.1264003. 3 Mayıs 2025 tarihinde kaynağından arşivlendi4 Temmuz 2025. 
  29. ^ a b c d Şerbetçi, Gülhan (2023). "Ş. Teoman Duralı'nın Biyoloji Felsefesi Anlayışı İçerisinde İnsanın İki Boyutu". Bartın Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dergisi, 20. DergiPark. ss. 97-114. doi:10.59536/buiifd.1375164. 13 Haziran 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi4 Temmuz 2025. 
  30. ^ a b c Eren, Mustafa (2023). "Şaban Teoman Duralı'nın Din Felsefesi". Kocaeli İlahiyat Dergisi. 7 (2). DergiPark. ss. 306-325. doi:10.5281/zenodo.104315184 Temmuz 2025. 
  31. ^ a b Kılıç, Elife (2023). "Teoman Duralı'nın dil anlayışı ve sözlük çalışmaları üzerine bir deneme". RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, Ö13. DergiPark. ss. 17-24. doi:10.29000/rumelide.1378996. 3 Mayıs 2025 tarihinde kaynağından arşivlendi4 Temmuz 2025. 

Dış bağlantılar

[değiştir | kaynağı değiştir]
  • Teoman Duralı'nın internet sitesi 7 Aralık 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  • Dergah Yayınları'ndan Eserleri27 Mart 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  • TRT2 Felsefe Söyleşileri programı 24 Haziran 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  • "Çırağının Gözünden Bir Usta: Teoman Duralı", Derleme, Hazırlayan: Muhammet Negiz, Ocak 2022, E-kitap.
  • g
  • t
  • d
Türkiye Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü sahipleri
1995-2009
  • Adalet Ağaoğlu, Burhan Doğançay, Şefika Kutluer (1995)
  • Yekta Kara, Cahit Külebi, Arif Sağ (1996)
  • Lütfi Ömer Akad, Hayrettin Karaca, Turhan Selçuk (1997)
  • İstanbul Kültür Sanat Vakfı, Yıldız Kenter, Fikret Otyam (1998)
  • Nevzat Atlığ, Turgut Özakman, Rengim Gökmen (1999)
  • Halil İnalcık, Oktay Akbal, Ferruh Başağa, Ara Güler, Sevda - Cenap And Müzik Vakfı (2005)
  • Turgut Cansever, Yaşar Kemal, Alâeddin Yavaşca (2008)
  • Uğur Derman, Nuri Bilge Ceylan, Sakıp Sabancı Müzesi (2009)
Türkiye Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri
2010-2014
  • Cemal Kafadar, Ergin İnan & İstanbul Modern Sanat Müzesi (2010)
  • Semavi Eyice, Sezai Karakoç, Doğan Hızlan, Hasan Çelebi (2011)
  • Zeugma Antik Kenti ve Zeugma Mozaik Müzesi, Selim İleri, Şükrü Hanioğlu, Ahmet Hatipoğlu (2012)
  • Fuat Sezgin, Daron Acemoğlu, İskender Pala, Bekir Karlığa, Tarihi Kentler Birliği, Ahmet Kaya (2013)
  • Hülya Koçyiğit, Niyazi Sayın, Alev Alatlı, Engin Akarlı, TDV İslâm Ansiklopedisi (2014)
2015-2020
  • Münir Özkul, Rasim Özdenören, Orhan Gencebay, Mehmet Genç, Hüseyin Kutlu, Cemil Meriç (2015)
  • Mustafa Kutlu, Kemal Karpat, Erol Parlak, Şener Şen, Feridun Özgören, Süheyl Ünver (2016)
  • İlber Ortaylı, Göksel Baktagir, Yavuz Turgul, Ali Toy, Selahattin Kara, Nurettin Topçu (2017)
  • Mehmet İpşirli, Türker İnanoğlu, Erol Sayan, İzzet Keribar, Mehmet Âkif Ersoy (2018)
  • Nuri Pakdil, MFÖ, Mesut Uçakan, Devrim Erbil, Fuat Başar, Doğan Kuban, Ahmet Yaşar Ocak, Ahmet Halûk Dursun (2019)
  • Mehmet Çebi, Necmeddin Okyay, Sadettin Ökten, İsmail Kara, İbrahim Tenekeci, Derviş Zaim, Özdemir Erdoğan (2020)
2021-günümüz
  • Teoman Duralı, İdil Biret, Alev Ebüzziya, Cüneyt Arkın, Gürbüz Azak, Etem Çalışkan, İbrahim Manav, Kemal Tahir (2021)
  • Âşık Veysel, Ajda Pekkan, Süleyman Saim Tekcan, Yılmaz Erdoğan, Ayla Algan, Hayrettin Karaman, Yavuz Bülent Bâkiler, Varol Yaşaroğlu, Ömür Akkor, Yunus Emre Akkor, Tan Sağtürk, Hilmi Şenalp, Sevan Bıçakçı, Gülbün Mesara (2022)
  • Süleyman Uludağ, Ali Birinci, Emel Sayın, İlhami Atalay, Hasan Aycın, Sami Şekeroğlu, Refik Anadol, Sinan Genim, Nazan Bekiroğlu, Attilâ İlhan, Sâmiha Ayverdi, Barış Manço, İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Muhsin Ertuğrul (2023)
  • Günay Kut, Gönül Tekin, Fatma Barbarosoğlu, Ramazan Minder, Ahmet Özhan, Göksel Arsoy, Turan Oflazoğlu, Salih Balakbabalar, Halit Refiğ (2024)
  • Süleyman Seyfi Öğün, Yalçın Gökçebağ, Yalçın Tura, Fahri Işık, Ali Jadallah, António Guterres (2025)
Otorite kontrolü Bunu Vikiveri'de düzenleyin
  • NLI: 987007357137605171
  • SUDOC: 137197608
  • VIAF: 44439632
"https://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Teoman_Duralı&oldid=36249680" sayfasından alınmıştır
Kategoriler:
  • Türkiye Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü sahipleri
  • 1947 doğumlular
  • Öğretim görevlileri
  • Türk profesörler
  • İstanbul Üniversitesi öğretim üyeleri
  • Türk filozoflar
  • Alman asıllı Türkler
  • 20. yüzyıl Türk yazarları
  • 21. yüzyıl Türk yazarları
  • İstanbul Medeniyet Üniversitesi öğretim üyeleri
  • Kırklareli Üniversitesi
  • TED Ankara Kolejinde öğrenim görenler
  • İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde öğrenim görenler
  • Türk felsefe akademisyenleri
  • Kozlu doğumlular
  • 2021'de ölenler
  • Aşiyan Mezarlığı'na defnedilenler
  • Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Politika Kurulları üyeleri
  • Zonguldak ili doğumlu felsefeciler
Gizli kategoriler:
  • Webarşiv şablonu wayback bağlantıları
  • NLI tanımlayıcısı olan Vikipedi maddeleri
  • SUDOC tanımlayıcısı olan Vikipedi maddeleri
  • VIAF tanımlayıcısı olan Vikipedi maddeleri
  • Resim aranan yazarlar
  • ISBN sihirli bağlantısını kullanan sayfalar
  • Sayfa en son 13.06, 24 Ekim 2025 tarihinde değiştirildi.
  • Metin Creative Commons Atıf-AynıLisanslaPaylaş Lisansı altındadır ve ek koşullar uygulanabilir. Bu siteyi kullanarak Kullanım Şartlarını ve Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.
    Vikipedi® (ve Wikipedia®) kâr amacı gütmeyen kuruluş olan Wikimedia Foundation, Inc. tescilli markasıdır.
  • Gizlilik politikası
  • Vikipedi hakkında
  • Sorumluluk reddi
  • Davranış Kuralları
  • Geliştiriciler
  • İstatistikler
  • Çerez politikası
  • Mobil görünüm
  • Wikimedia Foundation
  • Powered by MediaWiki
Teoman Duralı
Konu ekle